İçinde bulunduğumuz dünya, ne kadar mücadele etsek ve bazı şeylerden kaçınsak da bizi daha da içine çekiyor ve “stres” denilen canavarla tanışmamıza neden oluyor. Herkesin stresi kendine has, kendine özgü… Etrafımızda o kadar çok etken var ki stres yaratan; senin canını sıkan şeyle benimki aynı bile değil. Ama aynı şekilde üzülüyor, kafayı bozuyor, ruhsal olarak gerilimlere sürükleniyoruz.
Her yenilik, her gelişme hayatımızı kolaylaştırdığı gibi birçok sorunu da beraberinde getiriyor. “Bu ne yaman çelişki!” diyorsunuz değil mi? E, haklısınız… Verdiği gibi almasını da bilen bir hayat bu! Zaman ilerleyip, teknoloji geliştikçe nimetlerinden faydalanmak için şartları zorladığımız anlar ne kadar da çoğunlukta öyle değil mi? “Akıllı telefon çıktı, hemen alayım da hayatım kolaylaşsın” deriz ama maaşımızın ne kadar olduğuna bakmayız. Sonra ay sonunu getir getirebilirsen! Kapasitemizin üstünde alışveriş yapmak belki de en büyük stres kaynağımız. Sürekli maddi sıkıntı, sürekli bir şeylerden geri kalmama ama yine de yetiştirememe hali var.
Eskiden elimizde bu kadar imkân yoktu, daha mı mutluyduk? En azından maddi olanaksızlıklar hayatımızda bu derece stres yaratmıyordu. Modern dünyada aslında stres canavarını biraz da biz yaratıyoruz. Resmen kendimizle savaşıyor ve yıpranıyoruz.
Sizi en çok strese sokan şeyleri şöyle bir düşünün. Çoğu maddi kaynaklı öyle değil mi? Bir de duygusal olanları var ki, işte onlara çare de bulunmuyor. “Sevgilim beni seviyor mu”, “eşim beni aldatıyor mu?” “Partnerim beni aldatır mı?”, “patronum benden memnun değil mi, çok mu yetersizim?”, “Ya yalnız kalırsam”, “Ya evlenemezsem…” Bu içsel kavgalar daha da çoğaltılabilir tabii. Ama genellikle kafamıza taktığımız şeyler bunların etrafında dolaşıyor.
Kendimize olan güvenimiz neredeyse yerle bir… Öyle ki, birçok manevi anlam değerini yitirdi; her şey maddesel özellikler olarak kendini gösteriyor. Kişi artık okuduğu okula, üniversiteye, çalıştığı işe, aldığı maaşa, oturduğu eve, sahip olduğu eşyalara göre değerlendirilip, pek çok karakteristik özellik göz ardı ediliyor. İşte tam bu noktada kendimize olan güvenimiz yerle bir oluyor. Eğer toplumun hoşuna gitmeyecek maddesel değerlere sahip değilsek, yandık! Asosyal olalım daha iyi… “Onun var, benim yok” stresi içimizi kemiriyor.
Bir de madalyonun diğer yüzü var. Her şeye sahip olup da “eğer bir gün bunları kaybedersem” karamsarlığına düşenler… Sahip olduklarımızı kaybetmemek için sürekli çabalıyor, potansiyelimizin üstünde hareket ediyoruz. Ve yoruluyoruz! Adeta hep savaştayız, durmak bilmiyor daha fazlasını istiyoruz. Kazanıyoruz, evet! Ama ruh sağlığımızı, manevi değerlerimizi kaybediyoruz. Hayat işte… Bir verip, bir almasını çok iyi biliyor…
Kaygılarımızın, korkularımızın, maddi değerlerimizin esiri olduğumuz sürece stres de hep yanı başımızda olacak. Öncelikle bunu kavramak lazım… Ve bunun için yapılabilecek pek de bir şey yok. Ama siz eğer diyorsanız “ben böyle biri değilim, benim farklı sorunlarım var” o zaman stresinizi yenmeniz için ufak tavsiyelerde bulunabiliriz.
Örneğin Çin’de stres kelimesi tehlike ve fırsat kelimelerinin sembollerinin bir karışımıdır. Yani her sorun aslında içinde çözümü de barındırır. Stresli bir durumdayken, enerjimizi yapıcı mı yoksa yıkıcı mı kullanacağımız bize bağlı. Unutmayın, stressiz bir yaşam mümkün değildir! Her daim aklımıza takılan, uğraşmamız gereken sorunlar olacak. Önemli olan ruh ve beden sağlığını koruyarak, stresle başa çıkabilmenin yollarını bulmaktır.
Yapıcı olmak ve stresi en aza indirgemek istiyorsanız aşağıdaki maddeleri günlük hayatınızda uygulamaya başlayın. Böylece etrafa ve kendinize negatif enerji yerine, olumlu sinyaller göndermiş olursunuz.
Somurtmayın, gülün: Yapılan araştırmalara göre gülmek vücudu rahatlatır, beyni dinginleştirir, kişiye zevk ve umut verdiği gibi; sorunlarını ve acılarını unutturur. E, boşuna dememişler “en iyi ilaç gülmektir” diye. Vücut ve ruh sağlığı için stresli zamanlarınızda bile gülmeyi ihmal etmeyin. Hatta sizi strese sokan durumu sevdiklerinizle paylaşıp, konuyla dalga geçerek “ağlanacak halimize gülüyoruz” moduna bile girebilirsiniz.
Sağlıklı beslenin: Stresli olduğunuz zamanlarda kendinizi çikolata, pasta, cips tarzı besinlere veriyor olabilirsiniz. Anlık bir mutluluk hissetseniz de sürekli stres altında olan insanlar için bu tarz bir beslenme biçimi oldukça zararlıdır. Yeşil gıdalar tüketerek bağışıklığınızı güçlendirin ve zihinsel olarak arının. Beden ve zihne faydalı besinler size uzun vadede iyi gelecektir.
Egzersiz yapın: Gevşemek şart! Gün içinde nefes almayı unuttuğunuzun farkında mısınız? En azında “iyi nefes” almadığımız kesin. Yapmamız gereken şey, ağır bir şekilde burnumuzdan derin bir nefes alıp vermek. Hepsi bu, evet… Bunu stres altında olduğunuz anlarda egzersiz olarak yapabilirsiniz. En az 40 kez düzenli bir şekilde nefes alıp verirseniz, bedendeki oksijen miktarı da artacak ve stres anında ortaya çıkan adrenalin azalacaktır. Böylece sakinleşip, ruhsal dengemizi sağlayabiliriz.
TV’yi kapatın, telefonunuzu sessize alın: Dış dünyaya kendinizi kapatıp, sadece içsel bir yolculuk yapmak da size iyi gelecektir. Kafanız dolu madem, boşaltmaya bakın ve sessiz ortamın keyfini çıkarın. Dış etkenler ve zihninizi karıştıran şeyler olmadan belki de sorununuzu daha rahat çözebilirsiniz.
Mükemmeliyetçi olmayın: Her güzelin kusuru vardır, unutmayın ve mükemmel olmak için bu kadar çabalamayın. Elinizden geleni yaptıktan sonra içiniz rahat olmalı, her zaman daha fazlasını isterseniz inanının hayat sizin için çok ama çok zor geçer.
Hobi edinin: Kesinlikle kendinize ait bir zaman diliminiz olmalı. Gitar mı çalarsınız, yemek mi yaparsınız, resim yaparak mı rahatlarsınız artık o da sizin yeteneğinize ve zevkinize kalmış. Ama rutin hayatın girdaplarında boğulmamak için farklı uğraş alanları şart.
Kontrol etmekten vazgeçin: Kimi zaman farkında değiliz ama çalışanlarımızı, iş arkadaşlarımızı, öğrencilerimizi, çocuklarımızı, eşimizi, ailemizi kontrol etmekten asla vazgeçmiyoruz. Her şeyin en iyisini sizin bildiğiniz ne malum? Neden sürekli takip halindesiniz? Neden sorgulayıp duruyorsunuz? Bu durum hem karşı tarafta kendine güvensizlik ve stres yaratır hem de sizin sırtınıza artı bir yük biner. Bir kere söyleyin ve gerisini onlara bırakın… Kafanızı böyle gereksiz detaylarla doldurup, kendinizi sinir hastası etmeyin. Yazık…
Astrolog Zeynep Turan
Yazının Her Hakkı Saklıdır.
05.08.2013 Tarihinde Kaleme Alınmıştır.