Yükleniyor . . .

ŞİMDİ SİZE BAŞIMDAN GEÇEN BİR OLAYI ANLATACAĞIM...

BAŞKALARINI SEVEMEYEN KENDİNİ SEVSİN!

Bugünlerde karşıma çıkan biri var. Çok değişik biri… İnanamayacağınız kadar tepeden bakıyordu hayata. Hani boyu da boyuma uygundu ama ne hikmetse sanki ayaklarının altında son adımı göğe çıkan upuzun bir merdiven vardı. Merak ettim sordum, “Kimsin sen?” diye. “Her sabah aynı yolu birlikte yürüyoruz ama ne sen beni tanıyorsun, ne de ben seni... Acaba bana ismini bahşeder misin?”

Dedi ki; “Benim adım Narsisizm. Bakma şimdi buradayım ama köklerim çok sağlamdır benim. Bin yıllardır yaşarım yeryüzünde.”

Şaşırdım tabii. Dedim ki; “Nasıl olur? Bir insan yaşasa yaşasa en fazla 100 yıl yaşar. Sen nasıl hayattasın?”

Dedi ki; “E! Sağ olsun beni yaşatanlar. Eskiden su kenarında yaşardım. Tabii o zamanlar adım da bu değil, Narcissos… İnsanları bilirsin, güzel bir el tarafından illa sevilmek ister ama ben sevemedim onları, çünkü kimse benim kadar kusursuz değildi. Kime istemiyorum seni desem, bir köşeye çekilip, hemen ağlamaya, ağıt yakmaya başlardı. İşte böyle saçma bir algı… Ben nasıl sevebilirdim ki onları? Sonra da sen misin sevemeyen dedi sırrın sahibi. İşte o zaman hükmüm verildi ve sulara hapsedildim. ”

O anlatırken ben anlamaya çalışıyordum onu. Açıkçası biraz bencil birine de benziyordu. “İnsan, ağlayanları kendi içinde küçümser mi?” dedim Narsisizme ya da Narcissos’a. “Sen hiç ağlamaz mısın?”

Dedi ki; “Sanırım annem Lilipore beni doğururken ağlamıştım. Ağlamak güzel bir şey değil, sahip olmak, varlığını kabullendirmek, insanların biricik gözdesi olmak çok daha güzel. Hem ağladığında insan ne kazanır ki?”

“Ağlamak, tıpkı gülmek kadar ihtiyaçtır.” dedim ona. “Hem düşünsene milyonlarca insanın içinde nasıl gözde olabilirsin ki? Bu düşündüğün şey mantıklı görünüyor mu?”

Dedi ki; “Boş versene… Düşün, doğduğunda yanında kimler vardı? Annen ve baban değil mi? Evet. Sonra kimler oldu, arkadaşların, dostların, sevgililerin, patronların ya da çalışanların… E, şimdi nerede bu milyonlarca kişi? Yok. O zaman neden hepi topu birkaç düzine insanın içinde bir tane olmuyorsun? Neden bu küçücük çevrenin öne çıkan karakteri sen olmuyorsun? Yoksa sen pasif biri misin?”

“Ne münasebet?” dedim. Sohbet epey kızışmaya başlıyordu. Narcissos ya da Narsisizm fütursuzca bana cephe almıştı. “İnsanları sevmek, onlarla birlik olmak, değerleri eş kılmak pasiflik midir yoksa paylaşmak mı? İnsanlara olan bu yaklaşımın hiç doğru bir tutum değil sevgili Narsisizm.”

“İnsanları sevmek mi?” dedi Narsisizm. “Sadece birileri bana âşık oldu ve karşılık vermedim diye ömür boyu suya hapsedildim ben! Ne sevgisi? İnsanlar sevgi kalıbı altında ancak egolarını tatmin ederler ve birbirlerini kullanırlar. Bana gelince ben çok netim. Sadece ve sadece kendimi seviyorum. Yoksa sen kendini sevmiyor musun?”

“Elbette ki kendimi de seviyorum ama yaşamın içinde birtakım önceliklerim var benim. Annem gibi, çocuğum gibi, sevdiklerim gibi… Ne kadar yalnız olduğunun farkında bile değilsin değil mi?” dedim sonra. Kendimce tezini yıkmaya çalışıyordum Narsisizmin.

“Ben mi yalnızım? Karşımda durana bir de bakın… Güldürme beni genç kadın. Elbette ki yalnız değilim. Üstelik insanlar bensizliğe dayanamaz. Bak, unutma ne kadar kendini gösterirsen, yokluğunda o kadar çok aranırsın. Bir şey daha, ortamda sorun varsa sakın bulaşma, bu seni ilgilendirmez. Herkes problemini kendi çözsün canım. Değil mi ama?”

“İyi de arkadaşım, sen nasıl bu kadar duyarsız olabilirsin? Yoksa benimle alay mı ediyorsun? Sabah şakası mı bu?” diye iyiden iyiye sinirlenmiştim.

“Neden şaşırıyorsun ki?” dedi Narsisizm. “İnsanlara bir baksana… Kim yüzüne bakıyor senin? Hani işi düşmedikçe… Herkes içe dönük, herkes kendi dünyasında. Kapılar kitli. Kitli o kapılar açamazsın… Yoksa açmaya mı karar verdin bakalım? Seni romantik seni…”

Etrafıma bakınmıştım ister istemez. Gerçekten de öyleydi. Kimse bakmıyordu birbirinin yüzüne. Yanımdan bir adam geçmişti elleri cebinde. Hafif boynu bükük, soğuktan boynundaki atkıya sarılmış. Yine de dedim “İnsanlar bakmıyor olabilir yüzüme ama Güneş bana bakıyor, gece bana bakıyor. Sonra avuçlarını açmış çocuklar bana bakıyor. Sevdiklerim bana bakıyor. Toprak bana bakıyor, gök bana bakıyor. Bunları nasıl görmezden gelebilirsin?”

Düşündü biraz Narsisizm. Sonra göğe baktı. “O saydıkların herkese bakıyor genç kadın. Bak sayılarında bile kendinden bahsediyorsun. Sen de benimlesin işte. Kabul et bunu.”

Bir an anlam veremedim Narsisizme ve “Ne demek istiyorsun?” dedim.

“Bak…” dedi Narsisizm. “Eğer sen yoksan hiçbir şey yok bu hayatta. Ne o gök var tepende, ne de toprak var ayağının dibinde. O yüzden önce sen! Anlıyor musun şimdi beni?”

“İnsan gerektiğinde yokluğunu kanıksayarak var etmeli birilerini. Çünkü dünyanın bir de ötesi var. Çünkü ben yokken bile ardımda bıraktıklarım olacak bu hayatta. Bu yüzden ben asla “Ben, ben!” diye tutturamam! Çünkü başkalarıyla paylaşmadan çoğalacak bir hayata inanmıyorum.” dedim bu bana ders vermeye niyetli kişiye.

“Bana muhtaçsın. İstesen de istemesen de bana muhtaçsın sen. Çıkarlarına dönük yaşamak zorundasın bu hayatı. Başkalarının düşüncelerini ya da hislerini gözetmeden… Yoksa yoksundur. Pasifsindir.”

Bana muhtaçsın dediğinde iyiden iyiye kafam karışmıştı. Bin yıllardır hayatta olan bir insan, karşımda durmuş, bana ona muhtaç olduğumu, aksi halde pasifleşip, yok olacağımı söylüyordu. “Sen kimsin?” diye sordum yeniden. Çünkü beni tedirgin etmeye başlamıştı karşımdaki bu insan.

“Yeniden adımı sorduğun için teşekkür ederim genç kadın.” dedi ve ekledi; “Ben Narsisizm, tüm narsistlerin damarlarında, düşüncelerinde, bakışlarında gezinirim. Adım söz konusu olduğunda benden başka kimse duramaz karşımda. Çok şanslısın ki bugün yolum sana düştü. Bana biat et, sen de kendinle mutlu ol ve ısrarla başarılı olmayı öğren.”

Anladım ki bir insan değildi karşımdaki… Kendi kendime rüyada olup, olmadığımı sordum. Cevabı bulmam gerçekten çok zordu. Çünkü karşımdaki bu şeyi birçok kez hayatımda deneyimlemiştim. Sabit fikirli insanlar, dediğim dedikler, öyle olmaz, böyle olurcular, o hiç bitip tükenmeyen, ben olsaydımcılar… Aslında tanıyordum hepsini… Metroda, takside, sinemada, iş hayatında, kısacası yaşamımın her kırıntısında karşıma çıktı bu narsist ruhlular. Kendi içimde hayat bu kadar güzelken, insanlar nasıl bu kadar kendilerine dönük olabilir diye sorgularken Narsisizm yine susmadı.

“Beni düşünüyorsun öyle değil mi? Sen zaten kendinden başka her şeyi düşünmeye hazırsın. Çok büyük bir yanlış senin yaptığın… İnançları, ahlakı, yasaları unut ve o leş toprağa tek başına gömüleceğini hatırla. Kimse seninle gelmeyecek!” dedi.

Hem öfke hem de yenilgiyle “Ancak inancı ve değerleri olmayan insanlar sana biat eder Narcissos! Git kendini yeniden sulara hapset ve beni yalnız bırak. Çünkü yaşadığım sürece, önceliğimi insanlığa vermeye devam edeceğim.” dedim.

“Romantik olduğunu söylemiştim. Ve tekrar ediyorum, sen romantik bir pasifsin.” dedi ve cebinden bir çiçek çıkardı Narsisizm. “Al dedi bunu, kokla. Bir zamanlar yokluğumda biten bu nergis çiçekleri, şimdi, insanların koynunda… Düşün bakalım nasıl koparacaksın onları insanlığın gövdesinden?”

Nergis çiçeğini elime aldığımda, kirli bir gülümsemeyle gidiyordu Narsisizm. Tam bitti, şimdi rüyadan uyanacağım derken, son anda dönüp, “O palto o botlara hiç uymamış. Ben olsaydım, kahverengi bir bot giyerdim.” diyerek, bir anda kaybolup, gitti Narsisizm.

Astrolog 

Zeynep Turan

 

Yazının tüm hakları saklıdır. 

18.12.2015

Zeynep Turan

Twitburc Kurucusu & Astrolog

Hayatınızla ilgili keskin bir viraj aldığınızı düşünüyor olabilirsiniz. Peki, o zaman size bir soru; İçinde bulunduğunuz dönemin hayatınızdaki en zor dönem olduğuna nasıl karar veriyorsunuz?Astroloji bunları yıl yıl cevaplıyor! Zeynep Turan; doğum haritanızda yani horoscope haritanızda, size özel olayları anlatırken, olayları nasıl yöneteceğinize dair danışmanlık da veriyor…Siz doğum bilgilerinizi veriyorsunuz, Zeynep Turan doğum anınızdaki gezegen konumlarından hayatınızda neyin öne çıktığını anlatıyor.
Astroloji Danışmanlık Hizmetleri Zeynep Turan'a Soru Sor Doğum Haritanı Öğren Zeynep Turan'la Birebir Görüşme
Günün Ruh Hali
Ay, ateşin yücelen noktasında ve Jenerasyon gezegenlerine kafa tutuyor. Gökkubbe, “görünen köy kılavuz istemez!” dedirtecek. İş yaşantısında hedefleri olanların yolları açılıyor.
Zeynep Turan
Hakkında
Astroloji bir yol haritasıdır. Hayatınızla ilgili keskin bir viraj aldığınızı düşünüyor olabilirsiniz. Peki, o zaman size bir soru; İçinde bulunduğunuz dönemin hayatınızdaki en zor dönem olduğuna nasıl karar veriyorsunuz? Astroloji bunları yıl yıl cevaplıyor! Zeynep Turan; doğum haritanızda yani horoscope haritanızda, size özel olayları anlatırken, olayları nasıl yöneteceğinize dair danışmanlık da veriyor…Siz doğum bilgilerinizi veriyorsunuz, Zeynep Turan doğum anınızdaki gezegen konumlarından hayatınızda neyin öne çıktığını anlatıyor.
Yükselenini Hesapla
2023 Karar
Gezegen hareketleri 2023’ün seçilmiş bir yıl olduğunu iddia ediyor...