SEVME KABİLİYETİ
Herkes sevebilir mi? İlk önce bunu kendi içinizde tartışmalısınız. Bir insanın sevebilmesi için bazı niteliklere sahip olması gerekiyor. “Seviyorum” demek, kimine zor, kimine kolaydır ancak sevebilmek herkesin başarabileceği bir eylem değildir.
Kişinin sevmeyi başarabilmesi için önce içindeki narsismi yenmesi gerekir. Buradaki makul olan kendini sevme yetisi ile narsismi karıştırmamak gerekir. Sadece kendine odaklanan, kendi dünyasından çıkamayan birinin, başkasını sevmeye vakti olmaz takdir edersiniz ki… O, her şeye yararlı veya tehlikeli gözüyle bakacaktır. Olayları nesnel bir gözle değerlendiremez, kendi bakış açısından, değer yargılarından sıyrılıp bir başkasını anlamaya çalışmaz. Anlayacağınız dünya narsistin etrafında döner. Oysaki nesnel düşünebilen insan, akıllı ve alçak gönüllü özellikler gösterir. Eğer bir insan, herhangi biri için nesnel olamıyorsa eşi ve ailesi için de olamaz. Klişe diye düşündüğünüz sözler aslında gerçeklikten beslenir ve sevmek sadece bir kişiye duyulan aşktan ibaret değildir. Yetenek gerektirir, ustalık gerektirir.
Odaklanma problemleri olan insanlarla birlikteliklerinizde ise siz ne kadar sevseniz ve adansanız da tüm çabalarınız nafile olacaktır. “O” değişmedikçe ve bu değişimi kendi istemediği müddetçe bir anlamı olmayacaktır sevginizin. Çünkü “sevgi” bir diğerinde değer bulur.
Bir diğer önemli konu da zenginlik. Zenginlik, ancak vermekle ölçülebilir bir değerdir. Maddi zenginlikten değil, ruhsal zenginlikten bahsediyorum. Duygusal dünyanızı beslemeyecek, ruhunuzu doyuramayacak bir insanın mal varlığı pek işinize yaramayacaktır. Bugün buna itiraz ediyorsanız, yarın mutlaka duygusal açlığınız karşınıza bir şekilde çıkacaktır. İnsan, sevmek ve sevilmek ister, belki bu durumu yerine başka şeyler koyarak erteleyebilirsiniz ama sadece ertelemiş olursunuz.
Sevgi sadece duygulardan oluşmaz. Evet! Doğru okudunuz. Eğer öyle olsaydı, birlikte yaşam planları yapılmazdı. Sevgi birlikte yapılan bir eylemdir ve “söz” içerir. Evlilikte de birliktelik söz üzerine kurulur ve bu bağlılıktan gücünü alır. Sevgi, durduğu yerde kalmaz. Onu besleyecek, geliştirecek, varlığını koruyacak somutluğa ihtiyacı vardır.
İlişkilerde en çok yakınılan konulardan biridir bencillik. Peki, ne yapıyor bencil insanlar, onları nasıl fark ederiz? Aslında bencilliğin, sadece kendisini, kendi istek ve ihtiyaçlarını gözeten insanda var olduğunu düşünürüz hep. Ancak bencilliği, birine aşırı düşkünlük halinde de görebilirsiniz. Bir kişi, sevdiğini düşündüğü insana aşırı derecede yükleniyor ve üstüne düşüyorsa, emin olun aslında onu sevemediğini belki de kendi bile farkında olmadan, göstermemeye çalışıyordur. Gerçek bir yakınlık kuramamıştır. İnsanların birbirlerinin hayatında olmaları, çok vakit geçirmeleri, çok konuşmaları yakın oldukları anlamına gelmiyor ne yazık ki…
Yakınlık, derinlik gerektirir. Evli ve uzun yılları geride bırakmış çiftler dahi “yakınlık” duygusundan yoksun olabiliyor. Birbirinize yaklaşabilirsiniz ama yakın olmak, tümüyle çırılçıplak kalmak demektir. Tıpkı yılan prensle evlenen kızın masalındaki gibi. Günün birinde bir ülkede, sultan nur topu bir bebek yerine yılan doğurmuş ve bu yılan büyüdüğünde evlenmek istemiş ancak kim gelin diye girdiyse yılanın odasına sağ çıkamamış. Yılan, hepsini sokup öldürmüş. Memlekette kız kalmamış neredeyse… Bir gün bir kız, kırk gömlek giyerek girmiş gerdek odasına. Yılan, soyun demiş, kız da bir gömleğini çıkarmış ve sıra sende demiş. Yılan da derilerini çıkarmış bir bir… Kırk gömleğin kırkı da çıktığında yılan yakışıklı bir prens olmuş. Yakınlık, ancak karşılıklı olduğunda anlam bulabilir. Birlikte olduğunuz kişiyi iterek, karşı koyarak, kovalayarak ya da bir takım oyunlarla değil, ancak yakınlık kurduğunuz eşit bir sevgide yüceltebilirsiniz.
Sevgi, aklın ve kalbin birlikte yürüdüğü çok uzun bir yolculuk… İnsan, kendi sevgisine olan inançla sevgiyi geliştirebileceğini düşünür ki haklıdır. Bizde var olmayan bir şeyi başkasına veremeyiz. Sadece başkasına inancı olan kimse bağımlı kalır. Elbette birlikte olacağımız insanı “görerek” ama onun değil kendimize olan inancımız ve sevme kabiliyetimizle çıkmalıyız bu yola… Hata yapmayı göze alarak. Tecrübe sadece yanlışlardan ders almayı değil, doğrulardan da çıkarım yapmayı gerektirir. Doğrularınızla, yanlışlarınızla kendinizi kabul edin, bu yolculuk önce sizin!
Astrolog Zeynep Turan
20.03.2018