Sevdiğiniz erkeği kaybetmek istemiyorsanız, neler yapacağınızı merak ediyorsanız yazımı mutlaka okuyun derim. Onu buldunuz ama bir türlü mutluluğu yakalayamadıysanız, sevdiğim erkekle nasıl mutlu olurum diyorsanız…
Son zamanlarda gökyüzü ilişkileri de olabildiğince zorluyor. 2016 yılının gök kubbesi herkese kazandırdığı deneyimlerin yanı sıra ilişkilerde de yüzleşmeleri beraberinde getirdi. Şimdi gelin ilişkilerde yaptığımız yanlışları gözden geçirelim hem de dürüstçe.
İlk buluşmaya gelinlikle gitmeyin!
Hayatınızın aşkıyla sonunda tanıştınız! İşte o adam, tam yanınızda, elinizi tutmak istiyor, sizinle birlikte olabilmek için kırk takla atıyor. Sizinse kafanızda binlerce soru… Biraz ağırdan mı alsam, çok da naz yapmasam mı? Sorular zihninizde dolanır durur, bakmışsınız ki yaşanacak olan zaten yaşanmış, suyun akışına kimse engel olmamış. Hayatınızın en mutlu günlerini yaşarken, evleneceğinize hatta nur topu gibi bir çocuk doğuracağınıza eminsiniz. Çünkü sevgili, ilk günlerde bembeyaz bir sayfadır, yaşandıkça yazılmaya başlanır. Siz ne kadar sevgilinizi geleceğinize taşımak için emin olsanız da ilk buluşmadan nasıl bir düğün hayal ettiğinizi ona anlatmayın. Yoksa kendisini bir proje olarak görüp sizden hızlıca uzaklaşmak isteyebilir. İnsan kendini insanda tanır. Dolu dolu, tam anlamıyla, tanışın! Zaman tanıyın. Her şeyin tozpembe olduğu günleri hızlıca geçelim istiyorum. Çünkü gerçekte de öyle olmuyor mu…
Prenses tacını atma vakti!
Evet, biliyorum, hepimiz prensesler gibiydik baba evinde. Ama artık o günler geride kaldı! Eğer kendi düzeninizi kurmak istiyorsanız, sorumluluk almanız gerektiğini bilmeniz gerekiyor. Bunu da sevdiğiniz erkeğe göstermelisiniz. Kendi ayakları üzerinde durabilen kadınlara herkes daha çok saygı gösterdiği gibi erkekler de günümüzde buna çok önem veriyor. Çalışın, kazanın, kendi hayatınızın sahibi olduğunuzu gösterin. Tabii bunu gerçekten gösterin! Örneğin; buluşmaya gittiğinizde siz de hesap ödeyin, nezaketen de olsa teklif edin. Hayatınızı ona, ondan fazla adamayın. Meşgul olduğunuzu, sorumluluklarınızın olduğunu belli edin. Emin olun, kazanacağınız saygı sayesinde çok uzun yıllar çok mutlu olabilirsiniz. Kendinize ait alanınızı her zaman koruyun, bunu ilk önce kendiniz için yapın.
Evlenilecek erkek, eğlenilecek erkek…
Beğendiğiniz, hoşlandığınız ya da sevdiğiniz kişiyle anı yakalıyor, çok güzel vakit geçiriyor, ortak noktalarınızda buluşup nice aktivitelerde çok eğleniyor da olabilirsiniz. Peki, gelecekle ilgili hayalleriniz bugününüz kadar birbirine benziyor mu? Bu çok önemli noktayı atlarsanız, zamanınızı büyük bir hayal kırıklığı biriktirmekle geçirdiğinizi söylemeliyim. Çünkü gelecekle ilgili hayalleriniz, planlarınız aynı değilse iyi bir ilişki içinde değilsiniz. Mutlaka konuşun! Sevdiğiniz kişiyle birlikte yaşlanmak gibi bir hayaliniz varsa, ilişkinin uygun bir zamanın da onun da bunu bilmesi gerekir değil mi? Ya da onunla bir gelecek düşünmüyorsanız, evlenip mutlu bir yuva kurmak gibi bir hayaliniz yoksa bunu da bilmeli. Ne de olsa sevgiliniz, bazen herkesten daha çok yakın size… Ondan hayallerinizi gizlemeyin, olmayacak duaya da amin demeyin. “O” aslında şimdi böyle düşünüyor, zamanla değişir, ben yaparım gibi hayallere de kapılmayın. Evet, insan değişebilir ancak çok zor değişir, unutmayın! Savunma mekanizmalarınızı anı kurtarmak için kullanmaktan vazgeçin. Bir kadın olarak, sezgilerinizin gücü sizi doğru yola zaten götürüyordur, sadece kulak verin…
İlişkinizin ilk günlerinde geçmişten konuşmayın
Sevgiliniz, geçmişinizi kurcaladı ya da siz meraklı sorularınızla onu bunalttınız. Geçmişiniz hakkında o kadar çok detay verdiniz ki, sevgilinizin kafasında şimdi sizinle ilgili bambaşka bir hikâye var. O güzel zamanlar geçti ve hepsinin hesabını size sormaya başladı mı? Hah, orada pişman olmaya başladınız demektir. İlişkilerde biraz kendinizi saklamalısınız. Bu yalan söylemek, gizlemek de değil üstelik… Biraz gizemli olun, hepsi bu! Hem geçmişte yaşadığınız ilişkiler, beğendiğiniz adamlar ya da hayal kırıklıklarınız yeni sevgilinizi hiç ilgilendirmiyor. Geçmiş anlatıldıkça değişir, dönüşür, bırakın orada kalsın. Kurcalamanın da kurcalatmanın da âlemi yok.
Sevginizle boğmayın!
Sevgilinizi çok seviyor, her anında yanında olmak istiyor, yanında olamadığınızda ise telefonla hem arıyor hem de mesajlara mı boğuyorsunuz? Eğer cevabınız evet ise üzgünüm çünkü hiçbir erkek kendisini ilgisiyle boğan bir kadının peşinden koşmak istemeyecektir. Üstelik çok sürmeyecek, sizden hemen sıkılacaktır. Sevginizi gösterme biçiminiz her zaman dozunda olmalı, tıpkı kıskançlığınız gibi. Kıskançlığınızı durduramayıp, sevgilinizin arkadaşlarını eleştirmeye, dışarı çıkmasını engellemeye, telefonunu kurcalamaya, sosyal medya şifrelerini öğrenip, stalk olayında zirve yapmaya başladıysanız, şimdiden geçmiş olsun. Hem kendinizin hem de sevgilinizin hayatını zehir edebilecek ciddi adımlar atmışsınız demektir. Seven kıskanır klişesinin bir parça doğru olduğunu tüm klişeler gibi kabul edebiliriz. Ancak şunu unutmayın derim, kendine güveni olan, kıskançlığıyla hayatınızı daraltmaz. Kıskançlık, biraz da özgüven sorunudur ve kimse böyle önemli bir sorununu sevgilisine yansıtmak istemez değil mi?
Değerli olduğunuzu hissettirin
Tabii öncelikle bunu kendiniz hissetmeniz gerekir. Siz değerlisiniz! İsterseniz bunu bağıra bağıra da söyleyebilirim, yeter ki içinizde ki gücün ve öz değerin farkında olun. Koşulsuzca sevmeyi ve sevilmeyi deneyin. Bütün yüklerinizden kurtulduğunuzu, saf sevgiyi yaşadığınızda fark edeceksiniz. Bana güvenin.
Şairin de dediği gibi “Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey”
Sevmekten vazgeçmeyin…
Zeynep Turan
Yazının tüm hakları saklıdır.
28.07.2016