ORTA YAŞ SENDROMU MU, O DA NE Kİ?
Hayat çok kısa. Ya da çok uzun. Kime bağlı elbette baharına kavuşmuş olan size bağlı.
Ama sistematik bir değişim olduğu kesin; bedeninde, ruhunda, fikirlerinde…aynı mevsim değişiminde olduğu gibi.
Nasıl tırmanalım bu merdivenin basamaklarına derken bakmışsınız yolun yarısına gelmişsiniz. Peki sizdeki hissi nedir? diye sorsam. Direk karışık diye eller havaya kalkar…
Belki biraz sağlık problemi, belki biraz iş kariyer meseleleri, belki biraz ilişkilerimiz tam oturdu derken, işte değişim başlıyor, hazır olun hissi…
Geçenlerde bir makale okudum, burada “40’lardan itibaren nelere dikkat etmelisiniz” konulu yazı gözüme takıldı. Bende yarattığı his açıkçası bitirmişlik sendromu idi. Her şeyini tamamlamış, artık tüm duruşlarını belirlemiş, kenarını köşesini kapsın artık, vaziyetinde tavsiyelerdi. Biraz durup bakındım etrafıma, hem kendi sosyal çevrem hem de edindiğim deneyimler hayatın yarısından sonra koltuğa oturmuş miskin ruhlar değil de tam özgürlüklerini ilan etmiş bireyler olduğu idi…
Kimdir bu yazımızın kahramanları ;
- Ne istediğini bilen; böylece çabuk karar verip, hayatla ilgili reaksiyon alanlar..
- Eğitimini bitirmiş bunun ekmeğinden sütünden faydalananlar,
- En minimal halleriyle yaşamla savaş değil barış içinde kalanlar,
- Çocuğunun gelişimine katkıda bulunanlar, onunla birlikte büyüyenler,
- Eşinin, sevgilisinin leb… derken leblebiyi önüne koyanlar,
- Cinselliği doyumunu keşfedenler,
- Yargılardan ve yadırganmaktan beyiz almayanlar…
Daha daha daha sıralamamız mümkün, işte görün ve korkmayın o kadar kalabalık ve karışık değiller.
Peki her şey çok mu mükemmel, elbette değil, birde karşı pencereden bakalım kalabalığın içine..
-Eski sevgili ya da eş vazıyetleri
Nefret insanı sinsi sinsi kemiren bir duygudur. Son günlerin moda deyimiyle "affetmeyi öğrenin". “Neden affetmek öyle bir duygum kalmadı ki” diyebilirsin, sen onlardan biri isen; zaten eski kavramı senin için bir arkadaş, dost olarak çoktan aklına yerleşmiştir. Yok eğer değil isen; kılıçları kuşanır vaziyetinde etrafına saldırabilirsin…
-Kalbin mi biraz taş’landı
Belki de feleğin çemberinden geçtin, bu yaşa kadar neler neler gördün, deneyimledin. Tırnaklarınla kazıdın, kazdıkça çıkan arızalarını ya da değerli pırlanta gibi yüreğini gördün. Al şimdi onu güzele ve iyiye kullanma zamanı,..artık yaş kemale sosyal duyarlılık tavana erdi. Tüm organizasyonlar, pasta siparişleri sende…bir yardım organizasyonu mu peşindesin artık top sende..Yok ben bunlarla uğraşamam diyorsan, al başını git bir sahil kasabasına kitabınla takıl. Eminim yeni keşifleri, insanları kaçırmazsın.
-Ümitsiz vaka" mı dostlarına bir bak.
Tabii, senin gibi her şeye pozitif bakacak değil yaşıtların. Hatta senden bir dönem küçüklerin ya da büyüklerin., buyur ettin sofrana. Ama baktın, kafan mı ütülendi, laflar boş boş havaya mı sallandı, işte bu senin yaşının akışı. Elinde olmadan birilerinden kolay vazgeçebilirsin ya da yeni ve uzun soluklu dostluklar. Yeni dostlularım oldu dersin çünkü artık o katı, statü belirleyici kafanın yerine daha esnek daha askıda kalacağın anlayışlara hâkimsin. Olduğu gibi kabul ettin derler ya işine de gelmez ise toparlanıp kaçabilirsin.
-Kafan mı karıştı, ne münasebet!
"Karmaşık insanlar" ilginçtir. Ezbere konuşmazlar, her davranışlarının bir nedeni vardır. Bilgileri süs gibi durmaz üstlerinde, içselleştirmişlerdir. Onlar sayesinde yeni bakış açıları keşfederiz, zenginleşiriz. Ama "kafası karışık insanlar" ilginç değildir. Hayatı çorbaya çevirmekten başka işe yaramazlar. Çorba’da her zaman içilen bir yiyecek değildir, genel de kış mevsimi içimizi ısıtır. O zaman bu çoktan menüsü hazır Bahar’ın tadını almalı.
-Her şeyin var, aşk, ev , araba, kariyer…
Elinde olanının kıymeti aşikâr, kıymeti de gönlünde saklı. Artık ortalığa hava atmanın zamanı çoktan geldi de geçti. Hırslar, kazanmalar, düzenin doyumunu tattın. Hala eksik kaldığını düşünüyorsan, kendine bir bak unuttuğun kenarda köşede bir şeylerin vardır. Her şey zaten artık senin için maddiyatın ötesinde. Gördüğün kadarıyla yetinmenin mutluluğuna kavuştun..
-Beden mi ruhumu keşfe çıkayım.
Nepal’den hallice her ikisinin de senin olduğunun farkındasın artık. Hem bedenini sevmeye hem de ruhunla bütünleşmesini sevdin. Yok öyle değil diyorsan; ne görmek istiyorsan o olmak istediğini, hatta olabileceğini unutmazsın. 40’lara geldim, ne estetiği derse sana birileri, hemen gidip kendine bir güzellik yap. Paran mı yok, Aktar’da dolu alternatifin var. Yaşasın hayatın sana getirdiği farkındalıklar.. Kilo milo yalan, bu yaşlar en güzelidir en harika göründüğün hatta en cazibeli, işveli olduğun zamanlardır.
-Kime ne hayat senin...
Aşk mı kapında; buyur edersin. Bitişler mi kapının dışında; buyur edersin… Peşinde yeni maceralar mı var; buyur edersin. Edersin de en mantıklı, en rasyonel, en yerinde kararları alırsın. Hemen de yaşam çok tatlı ve kaçırmayalım diye dibine kadar yaşarsın.
Toparlarsak sevgili arkadaşlar;
Pozitif enerjisi olmayanla işin yok,
Para ve mevkiinin hayatında yeri yok,
Yaşlı beyinlerle işin yok,
Bakmayı bilmeyenle işin yok,
Sevginin, paylaşımın olmadığı kişilerle işin yok,
Ve iş geçmiş, yaş gelmiş diyenlerle hiç işin yok !
Zeynep Turan
Yazının tüm hakları saklıdır.
04.09.2016