Hayatı Yönlendir
Hayatlarımızı daha iyiye taşıyabilmek için var gücümüzle uğraşıyoruz. Mükemmeliyetçi yaklaştığımız seçimlerimizde farkında olmadan kendimizi hırpalıyor, soğutuyoruz. İster istemez daha başlamadan geçmiş deneyimlerimizle karşılaştırıp uğraşmadan vazgeçiyoruz. Aslına bakarsanız karşımızdaki insana şans vermiyor değiliz, işin aslı kendimize şans tanımıyoruz. Dolayısıyla bunlar birikip binlerce kaygı olduğunda ise cesaret edecek yeri kalmayan yorgun kalplere dönüyoruz. Peki biz bu evrene kimliğimizi mi ortaya koymaya geldik yoksa elle tutulmayan duygularımızı tanıyıp onları beslemeye mi? Siz hangisi için bu evrendesiniz? Evet biliyorum, çoğumuz hayatta bir şeylerden, birilerinden vazgeçeriz ama en çok da kendimizden vazgeçtiğimizi görmeyiz. Gücümüzü içimizden aldığımızı, aslında düşüncelerimizin kararlarımızı şekillendirdiğini, korkularımızın acılarımız haline dönüştüğünü hayatın bir yerlerinde hisseder ama bir şekilde bu deneyimi unuturuz. Yaşanan bazı olayların nedeni, nasılı olmayan dönemleri herkes yaşamıştır. Yaşamayan insan yoktur. Peki ne oluyor, nasıl oluyor da insan en çok kendinden vazgeçiyor? Yaşadıklarını mı doğru yorumlayamıyor yoksa kendi mükemmelini ararken başkalarından vazgeçmek daha mı kolay geliyor? Yaşamın her anının bir çelişki olduğunu biliyoruz ve aslında amacımız da bu çelişkileri yöneterek kendimiz için en iyi olanı bulmak. Ama gözden kaçırdığımız en büyük detay ise kainattaki en özel canlının insan olduğu ve mükemmeli aramanın sonunun olmayacağı… Çünkü bizi birbirimizden ayıran farklı özelliklere sahip olmamız değil mi? Bu farklılığın içinde binlerce mükemmel insan bulurken bu binlerce insanın mükemmel özeliklerinin yanı sıra sıradan hatta vasat oldukları belki d kendilerinin bile bilmedikleri eksiklikleri olabilir. Üniversite tercihi yapmaktan zor gibi görünen bu denklem aslında çok basit kendinizde olan olmayan ne varsa bunu bir kişide bulmaya çalışırken bir anda kendinizi yorulmuş, bıkmış hissederken bulabiliyorsunuz.
Bu süreçleri yönetmek her ne kadar kolay olmasa da imkânsız değil. Bu denklemi basite indirgeyerek hayatınızı geri almaya çalışabilirsiniz.
Gelin hep beraber, neleri gözden kaçırdığınızı bulalım.
- Hayatın akışı içinde kendiniz kurban gibi mi hissediyorsunuz yoksa, kendinizi daha iyi tanımaya mı başladınız?
- Şimdiye kadar kendiniz için mükemmel olan ne yaptınız? Sizin için mükemmellik bir seçim midir bir yaşam biçimi mi?
- Kendinizi aksesuarlarla donatılmış bir eşya gibi mi görüyorsunuz? Yoksa bedeninizle ruhunuz senkronize mi?
- Her ne kadar konuşmaktan korksak da cinsellik sizin için bir tabu mu? Yoksa aşkla yapılan bir paylaşım mı?
- Düşünmekten mi korkuyorsunuz? Harekete geçmekten mi?
- Bugüne kadar ilişkilerinizin içinde karşı tarafı değiştirmek için uğraşırken, kendinizi düşüncelerinizi ne kadar değiştirdiniz ya da en azından ne kadar esnettiniz?
- Yüreğinizin derinliklerinde ne var, sahip olmak mı sahiplenilmek mi?
Siz bu soruları okurken cevaplarını verebilirsiniz. Ama emin olun ki her 3,5 yıl içinde cevaplarınız değişecek. Ama sorular değişmeyecek. Hayat yaşamı çözmek için nefes almamızı bize bahşederken, bizim ruhumuzda yarattığımız erozyonları detaylı düşünüldüğünde işkence gibi görünebilir. Eğer hayatın ritmini son 1,5 yıldır hissedemiyor, eskisinden daha çok çalışıp daha çok kazanıyorken bir türlü mutlu olamıyorsanız kendinizi korkularınızdan yarattığınız cehenneme atmış olabilirsiniz. Bunun için kafanızda oluşan kalıplara değil duygularına kulak verin.
Kalbinizi beslerseniz, zihninizi toplarsınız. Kalbiniz beslemeniz için yapmanız gereken tek şey sevmek…
- Sevmek, önce bir başkasının mutluluğunu düşünmektir.
- Sevmek, başkasının yazgısına katılmak.
- Kendimiz olmaktan vazgeçerseniz sevmeyi beceremezsiniz.
- İnsan kendi olduğu zaman o can anlam bulur.
- Herkes özüne dönmeye mahkûm ise kişi kendi korkularıyla ilişkisini olgunlaştırır.
- Bir başkası için kendi olmaktan vazgeçmek, bir başkasını kendinden çok önemsemenin getirdiği bir gerçekliktir. Bunu gerçekliğe ulaşmanın öznesi de ancak kişinin kendisidir.
- Sevmek mükemmeliyetçilikten vazgeçmektir. Karşındakini seçmektir.
- Sevmek sizi siz yapan özelliklerinizden, zevklerinizden vazgeçmek bile olabilir, esnemektir.
- Hayatından ayları, yılları, daha neleri neleri vermektir.
- Sevmek hayallerine bazen de içindeki insana ihanet etmektir.
- Kendimizden biz sorumluysak kendi mutluluğumuzu yaratmaktan da biz sorumluyuz.
NOT: Bu yazıyı en yakın arkadaşlarınıza okutun ve yazının altına mutlaka yorum bırakın.
Astrolog Zeynep Turan
17.07.2017
Yazının her hakkı saklıdır.