Arkanıza yaslanın ve sakince yazıya odaklanın, bir taraftan da ‘ Doğru mu yaşıyorsunuz? ‘ düşünün.
“Çaba göstermekten bahsediyorum gitmekten değil…
Çok uğraştınız, yorgun düştünüz, çevrenizdeki insanları anlamakta güçlük çekiyorsunuz öyle değil mi? En sevdiklerinizden tutun da hayalleriniz bile size mesafe koymaya çalışıyor olabilir. Kaç sabahtır, günaydın dediğiniz insanlar sizi ağzının içinden mırın kırın cevaplarla geçiştirdi. En son ne zaman pişman olduğunuz birileri ile göz teması kurarken tebessüm ettiğinizde sizden gözlerini kaçırdı? Merak etmeyin bu yaşadıklarınız aslında hepimizin derdi. Kimse kimsenin işini takdir etmediği gibi beğenmeyi dahi unuttuğu bir psikolojiye teslim olunan bu süreçte ne yapmalıyız? Öncelikle hayatta yeterli şeylere sahip olup olmadığınızı düşünmekten bir süre uzaklaşın.
Hepimizin en çok çabaladığı yüzyıldan geçtiğimizi fark etmemizde fayda var. Aklınıza hemen kötü şeyler gelmesin, ama gelin görün ki bu zaman diliminin başka türlü bir zaman dilimi olduğunu ne kadar çabuk kavrarsak, o kadar çabuk kendi hayatımız için yapacaklarımızı da görebiliriz. Birbirimize karşı olan minnettarlık duygularını neredeyse kaybettiğimiz bu yüzyılda, öncelikle kaybettiğiniz veya kendinizi suçladığınız konu ne ise o noktaları çözerek işe başlayın. Kendinize daha özgün yollar bulmayı deneyin. Yine endişe ve korku duysanız da farklı bir pencereden bakmaya çalışmak bile size yeni duygular kazandıracak. Ayrıca kendinizi de deneyimlemiş olacaksınız. Bunu psikolojik diyet yapmaya benzetebilirsiniz. Hani diyet yaparken midemize gidecekleri adım adım takip ederiz ya işte öyle bir şey bu da düşüncelerinize diyet yaptıracak, böylelikle zihninizi yönetmeyi deneyimleyeceksiniz. Tabi burada kural öncelikle kaygı yaratan durumlara müdahale etmek. Belki siz kaybetmediniz ama çevrenizde kaybetmiş insanlar olduğundan eminim… Bu tarz kişilere gündeminizin yoğunluğunu gösterip karşınızdaki kişiden zaman isteyerek, hiç kimseyi kırmadan kendinize alanlar yaratabilirsiniz. Evet hepimiz bir şeylere yetişmeye çalışıyoruz büyük küçük demeden! Öyle ki biraz kendimiz ile baş başa kaldığımızda, boşluğa düşüp sıkılmaya, bunun bir sorun olduğunu düşünmeye başlayacak hale geldik.
Sabır taşımız çatlamadı, parça pinçik oldu!
O zaman yeniden ruhu forma sokma zamanı! Halbuki biz insanız, hepimizin yapabilecekleri ve yapmayacakları belli, en iyisi olmaya çalışırken kendimizden uzaklaşıp başka biri haline dönüştüğümüzün farkında bile değiliz. Tamam düşsek bile kalkarız evelallah, ama ruhunda vücut gibi yaşı var hanımlar beyler. Devamlı her şeyin tam ortasında görünmeye çalışırken, aslında kendimizden uzaklaşıp, haz duygularımızı ve doygunluğumuzu kaybediyoruz. Duygularımızı geliştirmek ve diğer insanlara karşı daha bağışlayıcı ve şefkatli olmak için çaba göstermemiz gerektiğini düşünürken kendiniz için ne yapıyorsunuz?
Kendime hafta sonu güzel bir ayakkabı aldım?
İyi yaptın ya da yaptınız. Fakat konu anlık hazlar değil, içimizdeki hazları besleyecek uzun soluklu hazlar lazım bize. Sağlıklı bakımlı görünmenin beslenmenin dışında, kendimizi, mutlu hissetmenin birçok yolu var. Bunlarda lazım ama, güzellik içten gelir unutmayın.
Bir insanın kendini sağlıklı ve mutlu hissetmesi için gerekli olan en önemli faktör bütünlük hissidir. (Zihin-ruh-beden arasındaki mutlak bütünlüğü sağlarsak, beklediğimiz güzel duygular kendiliğinden bir şekilde gelip sizi bulacaktır, böylece çevrenizde dertlerini sizinle paylaşmak yerine size yükleyen insan sayısı da otomatik olarak azalacaktır.)
Bunları söylemek kolay da yapmak zor Zeynep’ ciğim,
Zor olan çözülmek için vardır. Unutmayın hedefi olan insanlar en şanslı insanlardır. Eğer siz bakış açınızı değiştirirseniz hayatınız değişir. Bu da günlük klişelerinizi bozarak, alışkanlıklarınızdan kurtulmanıza yardımcı olur. Evet, bende sizin gibi devamlı kötü haberler okuyorum. Sırf bunun için bile kendiniz ile ilgilenmenizi, en büyük yatırımı kendinize yapmanızı öneriyorum. Çünkü iyi günde de kötü günde de kendinize siz sahip çıkacaksınız.
- Dua etmek
- Egzersiz yapmak
- İyi yürekli olmak, iyi şeyler düşünmek
- Meditasyon ve yoga yapmak
- Müzik dinlemek ve dans etmek
- Paylaşmak
Belirttiğim gibi, alışkanlıklar terk edilmeli. Kaliteli, mutlu, huzurlu, stresten uzak, kötü ve olumsuz olan her şeyden arındırılmış yaşamak sizin elinizde. Eski alışkanlıklarımızın yerini alması gereken duygular belki de bunlar. Alışkanlık, kabullenmeyle başlar ve bir davranışı alışkanlık haline getirmek için yalnızca üç hafta yeterlidir.
Kendinize iyi gelecek doğru alışkanlıkları bulmak sizin elinizde… Gerekli ortamı hazırlamak için kendinize zaman ayırın. Hayatta önceliğiniz kendiniz olmalı. Tamamen size ait olan, kendi içinize döndüğünüz zamanlar… Bu sinirlendiğiniz ya da kendinizi stresli hissettiğiniz anlarda 1’ den 10’ a kadar sayabileceğiniz bir zaman olabileceği gibi, uzun yürüyüşler, meditasyon yapmak, dua etmek de olabilir. Kendinize ayıracağınız zaman dilimini ve nasıl değerlendireceğiniz size kalmış. Derin bir nefes almak zihninizi rahatlatacağı gibi, içinize tekrar sağlığı, sevgiyi aldığınızı size fark ettirecektir. Hayallerinize bir adım daha yaklaştığınızı bile fark edeceksiniz. İnanın… Aldığınız nefesi geri verirken ise olumsuz duyguların sizi terk ettiğini hissedeceksiniz. Üzüntü, keder, yorgunluk hepsi sizi terk edecek.
Size en iyi neyin geleceğini sizden başkası bilemez. Kendinize ayırdığınız zamanları iyilik yaparak değerlendirebilir ya da uyumayı, duş almayı tercih edebilirsiniz. Kendinizi en rahat hissettiğiniz yere gidebilir, güzel şeyler düşünebilirsiniz. İç dünyanızla ilgilenirken, aynı değişimi dış görünüşünüze de yansıyabilir, bir süredir ertelediğiniz saçlarınıza bakım yapabilir, cildinize iyi gelecek maskeler yapabilirsiniz.
Kendinize ait zamanları doğru değerlendirdiğinizi fark ettiğinizde rahatladığınızı da hissedeceksiniz.
Dua Etmenin Gücü
Evrenin bize en büyük hediyesi. Olduğunuz ana odaklanabilir, geleceğe yönelik değil, şimdi, şu an için dua edebilirsiniz. Bahsettiğim dua etmeyi inançlarla bağdaştırmayın hemen. Hayalleri, istekleri içselleştirerek olmasını dilemek inançlarımızla alakalı değil kişiyle alakalıdır. Umutları evrenin boşluğuna bırakmanın kimseye zararı olmaz.
Hayallerinizi Gözlerinizle Çizin
Hiç kimse benim hayalim yok diyemez. Hayatımızın nasıl olması gerektiğini düşünmek bile hayal kurmaktır aslında. Şu an bir sahil kasabasında mı olmak istiyorsunuz? Orada olmanıza engel olan ne? Gözlerinizi kapatın ve neyi nasıl istiyorsanız hayal edin. O hayal yalnızca size ait ve hiç kimse engel olamaz. Kim demiş gökkuşağının altından geçilmez diye. İşte gözlerimi kapatıyorum ve olmak istediğim yerdeyim.
Kendinizi ne zaman mutsuz, huzursuz hissetseniz, beyninizin içindeki düşüncelerin sizi olumsuzluğa götürdüğünü fark ettiğinizde zihninizi yoran düşüncelere kendinizi kapatın ve iyi, güzel olmasını istediğiniz şeyleri düşünün. Kendi içinizde arınmaya başlayın!
Herkes huzuru arar, mutlu olmak ister. Peki tüm bunların gerçekleşmesi için ne yapar? Ben çok uğraşıyorum dediğinizi duyar gibiyim. Sakın bir taraftan uğraşırken, bir diğer taraftan eksik bıraktığınız şeyler olmasın…
Her şeyden, herkesten önce kendinizi sevin, kendinize değer verin. Yalnızca varlığınızla bu dünyaya çok şey kattığınızın farkına varın.
Astrolog
Zeynep Turan
Yazının her hakkı saklıdır.
09.07.2016