CESARET
Cesur musun?
Cesaret tek kişiliktir! Herhangi bir kişi onu bir konuda cesaretlendirse de nihai karar sadece kişinin kendisine aittir. O, cesaretle aldığı kararların sorumluluğunu da bir nevi üstlenmiş olur.
Cesaret ne zaman gelir?
Cesaret kimi zaman ‘Merhaba’ diyerek içeri girer kimi zamansa çat kapı burnunuzun dibinde biter. Cesaret; ruhunuzun yapamam diyen savunmalarını bir anda bertaraf etmektir. Çoğumuza göre imkansızı başarmanın çıkış yoludur. Cesareti olan, bir gün her şeyi çözer mantığı da oradan gelir. Sizinle nasıl karşılaşırsa karşılaşsın, yanında bir miktar korku, bir miktar heyecan, bir miktar endişe getirecektir. Kiminiz korkudan, kiminiz heyecandan, kiminizse endişeden pay alacaksınız kendinize. Hangi duyguyu yaşarsanız yaşayın onunla karşılaşmanın bir nevi yüzleşme olduğunun farkına varın. Çünkü onun sizi karşılaması tesadüf değildir. Onun sayesinde fark edemediğiniz birçok şeyi kavrayabilir, atmakta zorlandığınız adımları, açmaktan korktuğunuz kapıları açabilirsiniz. Cesaret sadece gelir. Onunla hareket edip etmemek sadece size bağlıdır.
Cesaret dendiğinde uçaktan aşağıya paraşütle atlamak kadar büyük şeyler geliyor bazılarının aklına. O yüzden size ‘En son ne zaman cesaret gösterdiniz ?’diye sorsalar belki de çoğunuz cevap veremeyeceksiniz. Çocukluğunuzu hatırlayın. Bisiklete binmeye çalıştığınız o zamanları. Şimdi düşündüğünüzde çok basit gelebilir fakat düşeceğim korkusu ve öğreneceğim hevesi bir araya geldiğinde yaşadığın heyecanı hatırla! Cesaretli davranıp defalarca, düşe kalka öğrenmediniz mi binmeyi? Alışkanlıklarınızdan vazgeçtiğinizde, yeni şeyler denemek istediğinizde, hangi bölümü okumak istediğiniz de bile bir cesaret yatıyor. Şimdi dikkatlice düşünün. En son ne zaman cesaret gösterdiniz?
Cesaretin büyüğü küçüğü yoktur.
Kendinizi herhangi bir konuda atacağınız adımlar konusunda azımsamayın. Bazen küçük gördüğünüz bir şeye atacağınız adım gelecekte ‘iyi ki yapmışım’ diyeceğiniz bir şey olacak. Bunu asla bilemezsiniz. Ne olacağını görmek için cesaretinizi kullanmanız gerekir. Fakat bu cesaret aklınızdan ayrılmış bir cesaret olmamalı. Bir anlık gafletle ettiğiniz cesaret, duvara çarpan bir etki yaratabilir. Anlayacağınız cesaretli davranmak aptal olmayı getirmemelidir.
Bazen de hayat sizi cesaretli olmaya mecbur bırakır. Mevcut hayatınızla yaşamak istediğiniz hayatın sınırında gezinirken bir tercih yapmak zorunda kalırsınız mesela. Yaşamak istediğiniz hayata sırtınızı döndüğünüzde belki de kendinize karşı büyük bir bencillik yapmış oluyorsunuzdur. Kim bilir?
Kendimizi bulduğumuz, hayatla ilgili radikal kararlar aldığımız dönemlerde hep koynumuzdadır. Belki evlenmek, belki çocuk sahibi olmak, belki şehir, iş değiştirmek, tutkuyla bağlandığın kendini dar ağacında hissettiren ilişkinden kaçmak, kurtulmak… Hangimiz korkmayız değişmekten, değişiklik yaşamaktan… Konuşurken mangalda kül bırakmayan yüreğimiz, iş cesarete geldiğinde nasıl da yarı yolda bıraktı bizi zamanında, hatırlayın. Cesaretin karanlığına adım atarken nasıl tedirgindi. Tedirgin olduğu kadar da kararlı oldu. Bir hevesle, cesaretimizi koynumuza alıp düştüğümüz yolların ne zaman bittiğini dahi hatırlayamıyoruz belki de.
Cesaret bile pişman olma endişesiyle boğuşmak zorunda kalıyor. Korkumuzun üstesinden gelecek gibi olduğumuzda, son alarm ‘pişman olmak da var işin içinde’ diye düşünüyoruz. Yalnız kalmak… Takdir edilmemek… Anlaşılmamak… Kandırılmak… Sevdiğin kadar sevilmemek… İşte bu olumsuz düşüncelerle kemiriyoruz içimizi. Oysa hiç hak etmiyoruz kendi kendimize haksızlık etmeyi. Elbette ki cesaretlerimizin de pişmanlıkları olabilir. Hayat hep altın tepsi sunmayabilir bize. Ama hayat bir deneyim alanı değil mi? İyi ya da kötü ne yaşarsak yaşayalım bunlar bizi büyüten şeyler değil mi? Hayatın bize öğrettiklerini özümsemek ve hatalardan ders çıkarmak da bazen büyük bir cesarettir.
Kim bilir belki de cesaret mekanizmasının anlamı bu yüz yılda değişmiştir. Belki gemileri yakmak değil, gemileri kurtarmak biçimine bile dönüşmüş olabilir. Belki 21.yüzyılda cesurlar azalmıştır ya da cesaret dediğimiz şey teknoloji tekelindeki çarkların içinde dönüp duruyordur. Belki de artık dünyanın hızlı dönüşü karşısında bile cesaret göstermek büyük bir yetenek ve kafa tutma sanatıdır. Bunu önümüzdeki döngülerde fazlasıyla göreceğiz. Çünkü 2020’ye kadar korkularla cesaret kol kola yürüyecek. Yani yaşadığımız gezegende ve hayatlarımızda korkuyla cesaretin çekişmesini yaşayacağız.
Cesaret korkunun karşısında zayıf kalırsa hep yenilgiye uğrayacaktır. Cesaret gelecek ve gidecek, sonra belki de hiç kapınızı çalmayacaktır. İşte o zaman korkularınıza alışmış ve hatta belki de onları sevmeye başlamış olacaksınız. Oysa yaşamak cesarettir. Korkak olmak sizi yaşamın tüm güzelliklerinden alıkoyar. Ve hayatın size yapabileceği sürprizlerden de kendinizi koparmış olursunuz. Hem cesaret hem de korku bir direnç gösterme halidir. Bu aslında bir mücadeledir. Cesaretle korku birbirine direnirken aslında bir yandan da sizlerde bunlardan en azından birine karşı direnç gösterirsiniz. Bu direnmenin sebebi mücadeleden galip çıkmak değil mi? Bize düşen korkuya da cesarete de hazırlıklı olmak değil mi? Onlar mı bizi yönetmeli? Yoksa hayatımızın kontrolünün bizim elimizde olması gerekmiyor mu?
Astrolog Zeynep Turan
08.02.2018
Yazının her hakkı saklıdır.