AYRILIK ACISIYLA BAŞ ETMENİN YOLLARI
Ayrılık acısı belki de herkesin hayatın bir döneminde deneyimlediği bir durum. Bu acıyla nasıl baş ederim, ayrılığın nasıl üstesinden gelirim diyorsanız, mutlaka okuyun, sizin için yazdım.
Sonunda, yollarınız ayrıldı… Ne kadar çaba gösterseniz de, kurduğunuz o iki kişilik dünya belki sudan sebeplerle belki anlamlandıramadığınız nedenlerle yıkıldı. O ilk buluşmanın heyecanı, birlikte kurulan hayallerin büyüsü zamanın tozuna karışıp gitti. Onca fedakârlık yaptınız, zamanınızı, hatta hayatınızı adadınız ama olmadı. Hemen, arkadaşlarla yapılacak kritikler için bir buluşma ayarladınız, aynı konuşmayı belki bin farklı açıdan, yorulmadan değerlendirdiniz. Sonuç değişmiyor… Evinize gittiniz, bolca abur cubur tüketmenin, omuzunda ağlanacak arkadaşlar bulmanın, romantik komedi filmi açıp saatlerce boşluğa bakmaların saati geldi… Oysa birlikte olsaydınız, ne güzel bir geleceğiniz olacaktı, böyle olmasaydı, biraz anlayışlı olsaydı, davranışlarını değiştirseydi. Efendim? Siz de bir süre sonra aslında başka birini istediğinizi fark etmiyor musunuz? Tüm yakınmalarınız gerçek olsaydı, zaten arkasından yas tuttuğunuz bir kişi de olmazdı değil mi!
Acı çekmeyi göze alın…
Yeniden başlayabilmek için önce kabullenmek gerekiyor, tabii ki öncelikle acı çekmeyi göze alarak. Bir ilişkinin ardından üzülmekten daha doğal ne olabilir… Şimdi, bir süreliğine de olsa mutsuz olmayı göze aldığınızı düşünün ve buna inanın. Gerçekten panik yapılacak bir durum olmadığını göreceksiniz. Yaşadığımız hızlı çağda, hızla tüketilen ilişkilerin sonrasında aynı hızda bir mutluluk ve unutma arayışı içine giriyoruz. Hemen unutmalıyız, hemen yakmalıyız anıları! Adını bile anmamalıyız, başka birileriyle flört etmeli, ne kadar beğenilen ve tercih edilen biri olduğumuzu mümkünse her mecradan göstermeliyiz. Çağımızda pompalanan mutluluk yalanına inanmayın. Her şekilde mutlu olmak mümkün olmadığı gibi düşündüğünüzde anlamlı da değil aslında. Mutsuzluğu göze alarak, mutlu olma kabiliyetiniz olduğunu bilmeniz yeterli.
Yeniden başlamalı!
Her ayrılığın nedeni, yapısı mutlaka farklıdır. Ama değişmez bir gerçek var ki, o da ayrılığı kabullenmek zorunda olduğumuz. Kabullenme süreci ne kadar gecikirse, o kadar hayatımızdan çalacaktır. Ayrılıkla başa çıkmak, onsuz yaşamı kabul etmek elbette zor bir süreç. Hiç üzülmeyin, boş verin, hayatınızı yaşayın, demeyeceğim. Üzülmeyi ertelemenin ya da geçiştirmenin faydası yok. Bu kabullenme ve yas sürecini yaşamazsak, yüzümüzü değişime ve ileriye çeviremeyiz. Eski sevgili, reel olarak olmasa da hayalini, hayatından uzun yıllar çıkartmamak, sürekli ondan haber almaya çalışmak, içinden çıkılmaz bir sarmalın içine sokar insanı. Ayrılığı sürekli hale getirmek, bir nevi ayrılık acısından kaçmaktır.
Cesur olun!
İlişkiler hayatımızın temeli. Kendimizi iyi ya da kötü hissetmemize neden olan her şey kurduğumuz ilişkilerden kaynaklanıyor yalnızca sevgililik değil, tüm bağlarımızda böyle. Korunarak ya da kendimizi avutarak yalnız başımıza yaşayamayacağımız için biten ilişkilerimizi “başarısızlık” olarak görmek yerine, bize kattığı değerlere odaklanmalıyız. Suçluluk duygusuyla geceyi gündüze karıştırmak, değersiz hissetmek yerine hata yapmanın doğal olduğunu, kimsenin mükemmel olmadığını, eksik gördüğünüz yanlarınızı düzeltecek cesaretinizin olduğunu kendinize hatırlatmaya ne dersiniz? Ayrıldığınız kişiye duyduğunuz öfkeyle de tıpkı sevginiz gibi bir süre sonra vedalaşmanız gerekiyor. Yaşadığınız hayal kırıklığıyla başa çıkabilmek için kendinizi de ayrıldığınız kişiyi de suçlamaktan vazgeçmenizi öneriyorum. Kendi eksiklerinizi yansıtarak ya da onun eksiklerini görmezden gelerek içinde olduğunuz durumu aşamazsınız. Yaşadığınız durumu kabullenip, kendinizi tanımak ve daha çok keşfetmek için en çok da varoluşunuz adına bir fırsat olarak değerlendirebilirsiniz.
Ne istediğini bilen alır!
Ayrıldınız, acısıyla yüzleştiniz, kendi eksilerinizi ve ayrıldığınız kişilerin hatalarını gördünüz. Artık ne istediğinizi düşünmek için harika bir zamandasınız. Ne istediğinizi, beklentilerinizi, ilişkisel yeteneklerinizi bildikten sonra yeni ilişkinizde mutluluğu yakalamanız da hiçbir engel kalmayacaktır. Ne yaşadıklarınızı hiçe sayın, ne de geleceğinizi geçmişe hapsedin. Sorun sadece sizde ya da ayrıldığınız kişide değil. İlişkiler iki kişiliktir, dolayısıyla siz kendinize düşen sorumluluğu alın. Ne istediğimi biliyorum, alamıyorum. E, madem mutsuz oluyorum neden aynı riski alayım diyorsanız, size sormak isterim; aşkın güzelliği, risk almaya değmez mi? Birini sevmekten, yakın olmaktan kaçmak, yalnızlık kapılarını sonuna kadar açmak demektir. Kendinizi oyalamayın. Zaman kıymetli, mutsuz olmayı göze alarak, mutlu olabileceğinize inanın… Unutmayın, mutlak bir mutluluk düşü sizi hayal kırıklığına götürebilir. Önemli olan uyumlu bir çift olmak ve farklılıkları kabul edebilmektir. Geçekçi olun, beklentilerinizin karşılanmadığı ya da yaşamına ayak uyduramayacağınız bir sevgilinin “eski sevgili” olmasını metanetle karşılayın. Bir hedefe kitlenip, kendi ihtiyaçlarınızı hiçe saymayın, önce kendinizi tanıyın, anlayın ve sevin…
Aklınız, kalbinizin ışığı olsun.
Zeynep Turan
Yazının tüm hakkı saklıdır.
18.08.2016