Evlilik, iki insanın hayatlarını birleştirerek, ortak hayaller ve hedefler oluşturduğu bir yolculuktur. Ancak, bu yolculuk, zamanla zorlu bir serüvene dönüşebilir. Günlük hayatın koşuşturmacası, iş baskısı, çocuklar ve sosyal sorumluluklar derken, eşler arasındaki iletişim zayıflayabilir. Zamanla, bu zayıflama ilişkide sorunlara yol açar ve çoğu zaman küçük bir kırgınlık, derin bir uçuruma dönüşebilir.
Problemli evliliklerde sıkça karşılaşılan bir durum, eşlerin birbirlerine duyduğu ilginin azalmasıdır. Günler geçtikçe, her şey rutinleşir. Eşler, birbirlerinin ihtiyaçlarına duyarsızlaşabilir. "Nasılsın?" gibi basit bir sorunun bile yerini sessizliğe bırakması, ilişkide bir şeylerin yanlış gittiğinin işareti olabilir. Bu sessizlik, zamanla biriken bir duygusal mesafeye dönüşür ve iki kişi arasındaki bağı zayıflatır.
İletişim eksikliği, çiftler arasındaki en derin uçurumlardan biridir. Eşlerden biri duygularını ifade etmeye çalışsa bile, diğerinin bunu anlamaması ya da dikkate almaması, iletişimi daha da zorlaştırır. Bir taraf sürekli olarak destek beklerken, diğer tarafın bu beklentiyi karşılamaması, ilişkiyi çıkmaza sokar. Kimi zaman, duygularını açıkça ifade etmeyen bir eş, karşısındaki partnerin beklentilerini bilemediği için yanlış anlamalara neden olabilir.
Bir diğer sorun, birlikte vakit geçirme alışkanlıklarının kaybolmasıdır. İlişkinin başlangıcında, çiftler birlikte geçirilen zamanın değerini bilirlerken, zamanla bu değer azalır. Artık sadece işten döndüklerinde ya da akşam yemeğinde yan yana oturduklarında birbirlerine zaman ayırıyorlarmış gibi hissederler. Oysa, ilişkideki bağları güçlendirmek için daha fazla ortak anıya ve deneyime ihtiyaçları vardır. Birlikte yapılan basit aktivitelerin bile değeri azalır ve bu, ilişkiyi soğutabilir. Akşam yemeğinde herkes telefonuna gömülmüşken, bir kadın “Birbirimizle neden konuşmuyoruz?” diye düşünmeden edemiyor. Ancak bu düşüncesini dile getirmediği için, gün geçtikçe ilişkileri daha da soğuyor.
Çocukların olduğu evlerde bu durum daha da karmaşıklaşabiliyor. Eşlerden biri çocuklarla ilgilenirken diğeri kendi dünyasında kaybolabiliyor. Bu durumda, ikisi de birbirine ihtiyaç duyduğunun farkında olmadan, kendi yaşamlarına devam ediyor. Bu noktada çiftler hem birbirlerine vakit ayırmıyorlar hem de bir taraf çocukla daha çok vakit geçirirken diğer tarafın çocukla olan ilişkisi daha da seyrekleşebiliyor.
Neler Yapılabilir?
- İlk olarak, birbirimizin sorumluluklarını almaya razı mıyız? bundan emin olmalıyız.
- Maddi ve manevi huzurun eş zamanlı ilerlemesi gerekmektedir.
- Evlilik iyi gün ve kötü gün üzerine kuruludur dolasıyla birbirimizi anlamak için karşı tarafın penceresinden de düşünmeliyiz.
- Sorunları göz ardı etmemek gerekir. Eşler, yaşanan sıkıntıları zamanında dile getirerek, birlikte çözüm arayışına girmelidir. Unutulmamalıdır ki, sorunlar er geç yüzeye çıkacaktır; bu nedenle, onları görmezden gelmek yerine yapıcı bir dille konuşmak daha sağlıklı bir yaklaşımdır.
Neptün Ve Uranüs’ün Hareketi Evlilik Dinamiğini Nasıl Etkileyecek?
Evliliğin, 21. Yüzyıldaki kavramı değişti. Gençler artık evlilik kurmak için arkadaşlığa daha çok önem verecekler. Fiziksel veya duygusal paylaşımlardan ziyade ortak zevkler, alışkanlıklar, bakış açıları, kaliteli zaman geçirme, birlikte hareket edebilme potansiyellerine göre bir evlilik yoluna giriyorlar. Yeni nesilin aslında evlilikten beklentisi daha çok paylaşmaya, beraber hareket etmeye, güvenmeye ve iletişim kurmaya odaklı olacak. 2026 yılından sonra çocuk yapmayan evliliklerin sayısının daha çok artacağını işaret ediyor gök kubbe. 2026 yılında Neptün’ün ateş burcunda, Uranüs’ün hava burcunda uzun soluklu kök salacağını düşünecek olursak; çocuk yapmak, çoğalmak, uzun soluklu borçlara girmek gibi kavramlardan uzaklaşan evlilik modellerinin de geliştiğine şahit olacağız. Toplumun en küçük ferdi olan aile kurumunu başlatan evliliğin kendi yapısal formunu başlattığını göreceğiz.
2012 yılına kadar insanlık çok şey yaşadı lakin 2012 yılından sonra yokuş aşağıya yuvarlanan dünyada insanların her alanda savrulduğunu, en çok da evliliklerin çok büyük sınavlardan geçtiğini, evli kalanların da evliliği yaşamaktan öte hayatta kalma mücadelesi verdiğini de göz ardı etmemeliyiz.
Diğer yandan evlilik yaşlarının düştüğünü de gözlemleyeceğiz. Kader birliği yapacak gençlerin sayısı artacağından dolayı birbirlerini hayat yolunda destekleyecekler. 2025 yılında 5 gezegen taşınırken birçok evlilik de hiç beklenmedik yerlerden yaralar alacak. 2025 yılında 1984-1998 yılları arasında doğan kişilerin ilişkileri ve evlilikleri varsa ciddi problemlerle karşılaşma gibi durumları söz konusu olacak.
Not: Kişisel harita, detayları değiştirebilir.
Astrolog Zeynep Turan
Yazının Her Hakkı Saklıdır.
22.10.2024 Tarihinde Kaleme Alınmıştır.