Yükleniyor . . .

GELECEĞİNİZDE YOLCULUK VAR...

“Geleceğinizde yolculuk var. Her yolculuk bir yerden başka bir yere gitmek değildir, bazıları iç yolculuk olacaktır.”

Hayatın önümüze sunduğu şartlar içerisinde, debelenip dururken ikinci bir seçeneği asla dü-şü-ne-mi-yor-uz. Buradan, oraya… Karbon ayak izimizi hesaplayacak olsak, belli bir çemberin içerisinde döndüğümüzü en iyi oradan anlarız aslında.

Elbette hepimiz bir şeylerin farklı olmasını diliyoruz.  Ama en çok acıyı da bu noktada çekiyoruz. İsteklerimizin gerçeklerle sürekli mücadele etmesini diliyoruz, bazen de bu mücadelenin canlı tanığı oluyoruz. Sonunda, cam kırıklıkları gibi batan hayaller ellerimizi acıtıyor.  Ve bir tanesi daha ekleniyor yaralarımıza…

Değiştirmek istedikçe daha çok düşüyoruz. Ayağımıza takılıyor gerçekler.

Peki, yanlış nerede? Bu döngüye ne son verebilir?

Şimdi işaret parmağınızı kendinize doğru çevirin. İşte, cevap orada! Bunu yapacak sizsiniz. Hiç bunu düşünmüş müydünüz? Aynayı biri tutmadan, ruhunuza hiç bakabildiniz mi?

Sahip olduklarınızı görmek için, artık beklemeyin. Karşılaştığınız küçücük olayların, sizi nadir kılan özelliklerinizi harap etmesine artık izin vermeyin. Sizi siz yapan biri var içinizde. O hep sizinle. Her şeyi sizinle beraber yaşıyor. Her bir darbede değişiyor, büyüyor. Sizin görebildiğinizden daha fazlasını görüyor. Evet, evet benliğinizden bahsediyorum!

Aslında bu konu, neredeyse hepimizin çelişki içerisinde olduğu bir noktada duruyor. Kimsenin göründüğü gibi olmadığını iddia ediyoruz, bir yandan da aslında herkesi bir sayıyoruz. İnsanlara karşı düşüncelerimiz, belli bir noktadan öteye gitmiyor. Alt yapısı sırf kendimizden oluşan düşünceler, belli bir döngü içerisinde dönüp dolaşıyor. Evet, gerçekten kimse birbirini yine kendi yüzünden anlamıyor!

Sanki beynimizdeki odalarda belli kalıplar var. Tanıştığımız insanları, o kalıplara göre bir odaya hapsediyoruz. Peki, bu kategorilerin dışında biriyle tanışınca ne oluyor? Merak, şaşkınlık, huzursuzluk… Nasıl olur da onu odalarımızdan birine hapsedemeyiz. Ama kısa sürüyor bu belirsizlik. Biraz araştırıp ona da bir oda buluveriyoruz. Ya da yeni bir oda açıyoruz; o ve o gibiler için…

Asıl kötü olan odalar arasındaki değişim… Hani deriz ya “hiçte düşündüğüm gibi biri değilmiş!” diye, işte o hesap. Kafamızda kurduğumuz bir karakter, yanlış bir odaya yerleştirilirse ne olur? Hayal kırıklığı! Hem de kocaman bir hayal kırıklığı! E, onu o odaya hapseden biz değil miydik? Ne oldu şimdi? Suç kimde?

Hayal kırıklığı mükemmeliyetçi yapımızdan kaynaklanır. İnsanoğlu istemekten asla çekinmez, her daim beklentisi vardır. İş istediği gibi sonuçlanmadığında ya da dış etkenlere maruz kalındığında ortaya çıkan olumsuz durumu ise hayal kırıklığı diye adlandırır. Hâlbuki ilk adımı atan biziz. Öyleymiş gibi düşünen biziz! Kim demiş hayal kırıklığı diye? Bu sadece bir savunma mekanizmasın, kendimize acıma duygusunun ilk adımı, hepsi bu…

İletişimin bitmek tükenmek bilmeyen dramını biz bitireceğiz demiyoruz ama benliği neden demir parmaklıklar ardına sakladığımıza bakacak olursak; farklı kişiliklerin yaratacağı kaostan korktuğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Unutmayın, tek tip düşünceye hükmetmek daha kolaydır. Evet, biz de buna bir şekilde alet oluyoruz.

Artık olmayalım o zaman. Bırakın zorluklar girsin hayatınıza. Bırakın sizi değiştirsin; acıyla öğrenin bazı şeyleri. Acının adı tecrübedir. Bu anlar aslında hayatta benliğinizin çıktığı nadir anlar...

Bir yere saklanmayın, izin verin bu sefer baş oyuncak kendi benliğiniz olsun hayatınızda. Oyunu kuralına göre oynamayın, spontene gelişsin bazı şeyler. Hayat programlamayla değil, kendiliğinden gelişen olaylarla karşımıza çıkar.

Hep hayatı kuralına göre oynamak isteriz, peki niye yapamayız? Çünkü unutmayın, biz insanız! Duygularımız var, duygusal reaksiyonlarımız var. Kendimizi programlarken kaçırdığımız şeylerden sonra elimizde sadece “keşke”ler kalır. “Keşke kendimi sıkmasaydım, rahat bıraksaydım. Bu kadar planlı hareket etmek her zaman işime yaradı mı sanki?” diye hayıflanır, pişman oluruz. Hayatı olduğu gibi kabul etmek varken, hayatı programlamak. Hem de sürekli değişen hayatı programlamak! Tamamen çılgınlık belki de…

  • Haydi, kalıplarınızdan sıyrılın.
  • Sürprizleri kucaklayın.
  • Olacakları zamana ve yaşamın kendi kurallarına bırakın.
  • İnsanları kategorileştirmeyin.
  • Sen busun, ben buyum demeyin.
  • Farklılıklardan beslenin.

Hayal kırıklığını ise başkalarına yüklemeden önce tekrar düşünün… Benliğimiz aslında her şeyin farkında…

Astrolog Zeynep Turan

Yazının Her Hakkı Saklıdır.

15.08.2013 Tarihinde Kaleme Alınmıştır.

Günün Ruh Hali
Ay ateşin değişkeninde. Tecrübenin sert bir öğretmen olduğunu göreceğiz. Hayat sınavından kalanlar, büyük derslerle karşı karşıya kalacaklar.
Zeynep Turan
Hakkında
Astroloji bir yol haritasıdır. Hayatınızla ilgili keskin bir viraj aldığınızı düşünüyor olabilirsiniz. Peki, o zaman size bir soru; İçinde bulunduğunuz dönemin hayatınızdaki en zor dönem olduğuna nasıl karar veriyorsunuz? Astroloji bunları yıl yıl cevaplıyor! Zeynep Turan; doğum haritanızda yani horoscope haritanızda, size özel olayları anlatırken, olayları nasıl yöneteceğinize dair danışmanlık da veriyor…Siz doğum bilgilerinizi veriyorsunuz, Zeynep Turan doğum anınızdaki gezegen konumlarından hayatınızda neyin öne çıktığını anlatıyor.
Yükselenini Hesapla
2023 Karar
Gezegen hareketleri 2023’ün seçilmiş bir yıl olduğunu iddia ediyor...