Günümüzde birçok insan, akşam saatlerinde bir şeyler atıştırma isteği duyuyor. Ancak bu istek, genellikle gerçek açlıktan değil, duygusal bir açlıktan kaynaklanıyor. Yorgun bir günün ardından televizyon karşısında otururken, ellerimizde atıştırmalıklar görmek sıradan bir durum haline geldi. Oysa ki, aslında tatlı bir krizden ziyade, fazla karbonhidrat tüketiminin sonuçlarıyla başa çıkmaya çalışıyoruz.
Uranüs 2018 Kasım ayında Boğa burcuna geçerken, 7 yıllık bir hantallık vereceğini kimse altını çizerek belirtmemişti. Kendime burada haksızlık yapamayacağım; 2019 kitabımda uzun uzun Uranüs’ün insanlığın başına iş açacağını belirtmek için “Kader Yeniden Yazılıyor” adında bir kitap ele almıştım. Kitabımın son sayfalarında ise 21. Yüzyılda nur topu gibi bir virüsün doğacağını ve insanlığı eve esir edeceğini aktarmıştım. 2019 yılının Uranüs Boğa burcunun ilk derecelerinde salınırken dünyanın 7 farklı şehrine dağılan virüs, ölüm korkusu, salgın, eve kapanma, gelecek kaygısı ve aklınıza gelen binlerce korkuyu etrafa salarken, hepimizin alışkanlıklarını değiştirdi. İnsanlığı kısa süre için durdurmuş gibi görünse de yıpratmayı en çok bizleri birbirimizden uzaklaştırarak başladı. Bu da daha çok teknoloji, daha az görüşme, duygusal boşluklar, gerçekten neyi neden tükettiğimizi bilmediğimiz bir tüketim anlayışını beraberinde getirdi.
Dünya Durmadan Tüketmenizi İstiyor Farkında Mısınız?
Birçok kişi evlerinden çıkmıyor, daha hareketsiz bir hayat sürdürüyor. Spor yapmadığı için kendini suçlu hissedenler ise cabası.. Oysaki, egzersiz yapmamak sadece bedensel değil, zihinsel de bir hareketsizliktir. Hareketsiz yaşamak, nabzımızı yükselten stres ve kaygı dolu günlerin bir sonucu olabilir. Mesela, iş yerinde geçirilen uzun saatler, zamanla bedensel ve ruhsal sağlığımızı olumsuz etkiler. Uzun süren bir masa başı çalışmanın ardından, akşam yemeği saatinin gelmesiyle bir şeyler yemek istemek, aslında bedenin ihtiyacı olanın çok ötesinde bir talep olabilir.
Duygusal Açlık Eşittir Boşluk Hissi
Daha da önemli bir nokta, su içmeyi unutmak. Su, bedenin en temel ihtiyaçlarından biri; ancak gün içerisinde yeterince su içmediğimiz için bedenimizdeki denge bozuluyor. Hareketsiz geçen bir günün ardından bir fincan çay veya kahve içtiğimizde, kendimizi daha iyi hissetmek yerine kaygılarımızla yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Duygusal açlık, aslında kendimize karşı olan bir boşluk hissidir; bu boşluğu bir tatlı ya da atıştırmalıkla doldurmaya çalışmak, kısa vadeli bir çözüm sunar.
Hepimizin haftanın başında yaşadığı bir "pazartesi sendromu" vardır. Bu çalışmayan anneler, emekli büyüklerimiz içinde geçerli! Kaldı ki yeni dünya düzeninde daha çok işsiz insan olacak gibi. Tabi bu ayrı ele alınması gereken bir konu… Nerede olursanız olun Pazartesi, herkesin bir algıda seçiciliği olduğu gün! Bu sendrom, özellikle haftasonu aşırı yeme alışkanlığı kazandıktan sonra geri dönmeye çalıştığımızda kendini gösterir. Pazartesi günü, yeniden düzenli bir yaşam için mücadele ederiz, ancak bu yalnızca fiziksel bir mücadele değil, duygusal bir savaştır. Yeterince su içmemek, sağlıklı yiyecekleri seçmemek, hatta basit bir yürüyüş bile yapmamak, bu döngüyü devam ettirir.
Gerçek Nedeni Bulmadan Sorunu Çözemezsin
Peki, bu durumları nasıl çözebiliriz? Gerçek nedeni bulmak, ilk adım olmalıdır. Kendimize şu soruları sormalıyız: “Gerçekten aç mıyım yoksa bir şeyler yeme isteğim duygusal bir tepki mi?” Bu sorulara içten bir yanıt vermek, daha sağlıklı seçimler yapmamıza yardımcı olacaktır. Örneğin, gün boyunca stresli bir an yaşadıysak, bunun üstesinden gelmek için atıştırmak yerine bir yürüyüşe çıkmak veya sevdiğimiz bir aktiviteyle belki zaman ayıramadığımız lakin kafamızda ertelediğimiz işleri yaparak da uzun saatler süren dizi-tv koltuk savaşlarından kurtulabiliriz.
Duygusal açlıkla başa çıkmak için kendimizi daha iyi anlamamız gerekiyor. İhtiyaçlarımızı erteledikçe mutfak ve koltuk arasında mekik dokumaya devam edeceğiz. En azından Uranüs’ün 2026 yılına kadar Boğa burcunda olacağını artık biliyorsunuz. Ruhunuzdaki prangayı kırmak, hayata direnç göstermek sizin çabanızda gizli.
Neler Yapmalıyız?
- Yalnızca bedensel ihtiyaçlarımızı karşılamakla kalmayıp, zihinsel sağlığımızı da göz önünde bulundurarak hareket etmeliyiz.
- Kendimize nazik olmalı, sağlıklı alışkanlıklar geliştirerek bu döngüyü kırmalıyız.
- Unutmayalım ki, sağlıklı bir yaşam tarzı sadece fiziksel değil, duygusal olarak da kendimizi iyi hissetmekle başlar.
Astrolog Zeynep Turan
Yazının Her Hakkı Saklıdır.
25.09.2024 Tarihinde Kaleme Alınmıştır.
