Dolunay Yay burcunda yazı dizisinin sonuncusuna geldik. 20 Haziran’da Yay burcunda gerçekleşecek Dolunay, beraberinde neleri mi getirecek? Üç ruhlu Ay yazı dizimin sonuncusunu da, sizler için kaleme aldım.
Yeni bir dünya oluşuyor!
20 Haziran tarihinde Yay burcunda gerçekleşen Dolunay sırasında toprak grubunu etkisi altına alan büyük kare açı gerçekleşiyor. Yakın zamanda da Neptün - Satürn ilişkisi olabildiğince sert bir şekilde meydana gelmişti, hatırlarsanız. Bu evre bize özet olarak şunu anlatıyor: “Ne ektiysen, onu biçersin.” Bu döngüde gerçeklerle karşılaşmak aslında resmin bütününe bakmak anlamına gelecek. Bu yüzden benzer şeyleri yaşamayı tercih etmeyebilirsiniz. Gökyüzü adeta, insanlara karşı “Nasıl yardımcı olabilirim? Hangi yollarla fayda sağlayabilirim?” diyebileceğimiz bir refleks oluşturmamızı sağlayacak.
Hepimizin evine bir incir ağacı dikilebilir! Bu yüzden sevgili okurlarım, başkalarının fikir ve düşünceleriyle maddi girişimlerde bulunmadan önce iki kere düşünmenizi tavsiye ederim. Aynı zamanda, bu süreçte kendinizi daha iyi tanımaya çalışmalısınız. Eş, sevgili, dost, öğretmen, patron her kim olursa olsun yaşadığınız tecrübeleri unutmadan, daha güçlü ve uzun soluklu ilişkilerin oluşmasına önem vermelisiniz. Dışa dönük tavırlar sergilerken, Mars’ın Akrep burcunda ruh bulduğunu, dönüştüren Uranüs’le de 150’lik yaptığını göz önünde bulundurun derim. Bu açı, küçük olaylar karşısında sabırlı olmazsanız büyük planları gerçekleştiremeyeceğinize vurgu yapıyor. İçinizde geleceğe kafa tutan bir imaj sergilemenin enerjisini yakalamışken, başkalarının doğrularıyla hareket etmemeniz gerektiğinin altını çiziyor. Ancak bu hava, kendi payınıza düşen dersleri almanıza da engel olmayacak. Peki, sosyal hayatınız nasıl etkilenecek? Bol bol seyahat edip, yeni çevrelere girme fırsatı bulabilirsiniz. Yeni insanlar tanıyıp, size ayna tutan kişilerle farklı deneyimler yaşamak, bakış açınızı etkileyebilir. Böylelikle ön yargılı olduğunuz konulara karşı farklı tutumlar sergileyebileceğinizi de gösteriyor.
“Sözünü sakınma, tepkini göster ve istediğini al.” diyor, Dolunay. Kimileri için hayat sonlanırken yeniden başlar. İlişkiler, aşklar, evlilikler ve ortaklıkları sağlam temele yerleştirmeye çalışırken, “Bu olmadı, baştan.” diyebileceğiniz olaylara tanık olabileceğinizi de vurguluyor. Farklı bir deneyime açık olmak ise gökyüzünün özgür ruhuna münhasır… Yaşananlar, elbette Yay’ın kendi özüne ve sözüne uyum sağlayacak. Ancak bu sefer “Hayaller vizesiz Avrupa, gerçekler 3000 yılı.” demeyeceğiz.
Dert var ama derman çok uzakta değil…
İkinci yazımda hatırlarsanız, 1970 - 84 kuşağı arasında doğanların etkilendiği bir Satürn - Neptün ilişkisinden bahsetmiştim. 1970 - 84 yılları arasında yaşanan olayları, dünya tekrar farklı bir konseptle revize edebilir. Eş zamanlı gerçekleşen Yay burcundaki Dolunay ise bu olayların arasında kendisini ifade etmeye çalışacak. Türkiye - İstanbul saatine göre öğle saatlerinde gerçekleşecek olan Dolunay, büyük değişken zıtlaşmaları da temsil ediyor. Olayların sonuna doğru bir akışa kapılacaksınız. İçinizdeki duyguları karşılaştırmaya başladığınız zaman, döngü sizinle demektir. İletişim kurarken, nerede yanlış yaptığınızı apaçık görebileceksiniz. Neden bu kadar iletişim üzerinde duruyorum dersiniz? Çünkü iletişimi temsil eden Merkür, Satürn’ü karşısına alıp meydan okuyor olacak. Hislerinizde inişli çıkışlı dalgalanmalar yaşamanız o yüzden çok normal.
Büyük resimden baktığımızda hissettiklerimiz ve inançlarımızdan sınava tabi tutulacağımızı düşünürsek dinler ve din adamlarının da bu Dolunay’da başrolde olduğunu görebiliriz. Burada hangi din adamı ön plana çıkacak derseniz, 1936 doğumlu Yay burcu olan Papa Franciscus’in ismini verebilirim size. Bu döngüde Hristiyan âleminin lideri olan bu kişinin, siyasetteki rolünü tüm dünya net bir şekilde görebilir. Aslında Satürn - Neptün ve Yeniay ilişkisi; samimi gibi görünen insanlar hakkında nasıl yanılgıya düştüğümüzü de göstermiş olacak bize.
Yaşadıklarınızı ruhsal olarak sindirin, diyor gökyüzü!
Bu Dolunay, kişisel hayatınızda bir dolu soruyla karşı karşıya kaldığınız bir dönemi temsil ediyor. Soruların cevaplarını verebilecek miyiz diyorsanız, tabii ki günün sonunda herkes bireysel kararlarını vermek için ne yaptığını görecek. Örneğin; “Neden kendime yardımcı olmuyorum?”, “Onu çok severken, neden kendimi sevmeyi unuttum.” gibi özünüzü yakalamaya çalışacağınız konularla meşgul olabilirsiniz. Ancak tüm deneyimlerin hayatımız için değerini anlamak kıymetli olacak ki emeklerimiz karşılığını bulsun, hiçbir şey boşuna yaşanmış olmasın. Çevrenizle iletişim kurarken ne kadar keskin bağımlılıklarımızın olduğunu fark edebilirsiniz. Dolunay bu süreci gözlem altına alabileceğinizi gösteriyor. Gök kubbe de ani zayıflıkları ve zaafları bir bir ortaya dökmüşken, tam zamanı diyor size!
Gökyüzünü arkanıza alın ve ilerleyin!
Sorgulamalar hiçte kolay sonlanmayacak! Kimsenin dünyaya aynı perspektiften bakmadığını bir kez daha gözlemleyeceksiniz. Bencilliğin boyutu o kadar yükselecek ki, sizin nutkunuz tutulurken, benim de yazmaya kalemim bile yetmeyebilir. Ne mi olacak? Avrupa’nın siyasette sağ duyusuz davranışlarına çok şaşıracaksınız!
Bu döngüde, özellikle akıl ve zekâ yönetimine dikkat etmeliyiz. Gündemimizde, öğrenme ve iletişim becerimizi doğru yönlendirmek temel konularımız olacak. Eğitim, beceriler, yetenekler, uluslararası arenada; anlaşmalar, kontratlar, fikirler ve teklifler ise kişisel hayatlarımızda konuşulacak. Hem kendi merkez alanımızı hem de çevremizi yönetmemiz ve gözlemlememiz önemini koruyacak. 3. evde etkili olan Dolunay ülkemiz içinde önemli bir döngüye işaret ediyor. Özelikle uluslararası ilişkilerde, son üç aydır yaşadığımız bütün sorunların karşıtlığını yaşatırken, olaylara dair duyarlılığımızı ve insanlığımızı farklı boyutlarda değerlendirmemize neden olacak. Aynı zamanda doğal kaynakların rezervlerine dair reel bilgi ve rakamların ifşa edildiği günlere tanık olabiliriz.
Bu Dolunay’ın karşısında hem Ay var, hem de Venüs…
Soyut bir ölümü ve yüzleşmeyi anlatan Dolunay, aslında yeniden nasıl doğabileceğimizi de temsil ediyor. Her bir sonun, yeni bir başlangıç olduğunu gördük. Doğanın bile dengesi böyle değil mi? Mevsim hızlı akan bir döngüye geçerken, döngü Zodyak’ın en hızlı hisseden burcunda hareket etmeye başlıyor. Bir gün sonra da Güneş, su burcu olan Yengeç’e geçecek. Bizi sorgulatan kendimize en acımasız davrandığımız bu süreçten kurtarmamıza yardım edecek. Küllerinden doğan Anka kuşunu bilirsiniz. İşte gökyüzünün size verdiği fırsat tam da bu! Yine yeniden diyor. Tıpkı üç ruhlu Ay’ı anlatırken, nasıl bir süreci takip ettiğimi anlatmaya çalıştığım gibi... Tam bitti derken yeniden var olmak gibi.
2003 yılı, Eurovision’daki başarımızı bir Yay burcu olan Sertap Erener’in getirdiğini hatırlatmak isterim. Benzeri bir başarı gündemimize taşınırken, dünyada Saddam’ın asılması gibi birinin daha devrilişine tanık olabiliriz. Amerika Birleşik Devletleri ordusu 3 hafta sürdürdüğü kara harekâtı sonunda Irak'taki Saddam Hüseyin liderliğindeki Baas rejimini devirdiği bir gökyüzü ile karşı karşıya olduğumuzu düşünebilirsiniz. Gök kubbe bu döngüde de, Ortadoğu’da benzeri bir hikâyenin yeniden yaşanabileceğini, 1965 doğumlu Güneş burcu Başak Esad’ın bu döngüden itibaren düşüşe geçeceğini işaret ediyor.
Ekonomide de sürpriz gelişmeler yaşanabilir.
Bu süreçte, Uranüs sakin ve dönüştürücü etkisini olabildiğince sergilemeye devam ederken, Mars ile yaptığı 150’lık açı, sürprizlere de meydan bırakacaktır. Nerdeyse 27 yıldır, yerini koruyan tüm dev markalar, yönünü bir anda değiştirebilir. Eski ve atıl olanların hayatımızdan çıkması, taze fikirlerin ve oluşumların doğmasını sağlayacak.
Üç ruhlu ay yazı dizisinde size üç farklı sürecin nasıl birbirine bağlı olduğundan bahsettim. Bu yüzden dönüp dönüp bu yazı dizisini okumanızı öneririm. Çünkü tüm bu süreçlerin size nasıl yansıdığını resmin bütününe bakarken, daha kolay yakalayabilirsiniz. Her şeyin bir sonu var demiştim. İşte yazımda bitmek üzere, ama fark ettiyseniz yeni bir şeylerin doğuyor olmasına işaret ediyorum. Dünyada ve içinizde…
Astrolog
Zeynep Turan
Yazının her hakkı saklıdır.
23.05.2016