Sosyal medya platformlarının ilk annesi Google’dır. Google, 4 Eylül 1998 tarihinde dünyaya gelirken, kendi içinde Microsoft vb. yapıların algoritmaları, kodları, insanlar için bireysel platformlar yaratabileceklerini, kitlesel platformları oluştururken ortak arama motorlarında, ortak kullanılan havuzda bireysel platformların da nelere ihtiyaç duyduklarını, kendisini nasıl ifade etmek istediğini ortaya çıkmıştır. İnsanlık, Neptün’ün Kova’ya geçmesiyle birlikte 2012 yılına kadar birçok platformu da doğurdu. İletişim aracı olan dijital platformlar, geleneksel medyayı tahtından ederken, bu tarihteki insanlık uygarlığını bambaşka bir forma taşıdı. İster gündelik hayatınızda bir İnstagram kullanıcısı olun, isterseniz bir Facebook ya da TikTok kullanıcısı olun… Kendi alanınızı, bireysel kimliğinizi oluştururken alttan alta bir veri havuzu oluşturduğumuzu göz ardı etmemeliyiz. Resimlerde, yazdığımız yazılarda, kapımıza çağırdığımız bir takside bile bu dev havuzun kendi verilerimizle, tüketimlerimizle içini doldurduk ve daha hızlı bir şekilde doldurmaya da devam edeceğiz.
2012-2026 tarihleri arasında Neptün, Balık burcunda, en yüceldiği noktada hareket ederken kişiler, dünyanın her köşesinde iletişimden ziyade bir ticari araç olarak görmeye başladı. Raf ömrü olan ürünlerden perakendeye kadar her yeri sarmalına alan içeriklerde, influencer gibi meslekleri doğurdu. Her ürünü satmaya çalışan sosyal medyanın çalışanları da böylece oluşmaya başladı ve artık satış çok daha farklı bir iş bölümüne dönüştü. Peki bugün insanlık 10 milyar ise, dünyanın her köşesinden eğitimli, eğitimsiz, yaş gibi unsurlarla sınır tanımadan bu platformları kullanması, kültürel ve ahlaki dejenerasyonu da beraberinde getirmeyecek miydi? Evet, getirecekti.
Neptün, 2026 yılından 2038 yılına kadar sosyal medya platformlarının seviyeleri, prosu, platinum gibi alanları (ücretli bölümler) oluştururken sadece reklamlı araçlardan uzaklaşmak değil, aynı zamanda kayıtsız 10 milyar insanın her türlü eğitimden, içerikten arınma, korunma gibi alanlar inşa edebileceklerini gözler önüne serdi. 2026-2038 yılları arası sosyal medya platformları Dante’nin katlarına dönmek zorunda kalacak ve dolayısıyla buralarda bugün kullandığımız sosyal medya aracı İnstagram iken önümüzdeki 15 yılda yeni platformlar yazılı ve görsel olarak daha yozlaşması ve belki de daha pornografik, hızlı, rekabetçi, yıkıcı bir hale dönüşmesine de sebep olacak. Dolayısıyla insanlık belki de burada narsizmi, bipoları hatta şizofreniye kadar gidebilecek duyguları doğuracak.
Sosyal medya, günümüz toplumlarının önemli bir parçası haline gelmiş ve bireylerin iletişim biçimlerini köklü bir şekilde değiştirmiştir. Ancak, eğitimsiz bireylerin elinde bu platformlar, kültürel ve ahlaki dejenerasyonun bir aracı olarak kullanılabilmektedir. Özellikle Instagram gibi görsel odaklı sosyal medya uygulamaları, insanların kendilerini var oldukları gibi değil, hayal ettikleri gibi sunmalarına olanak tanıyarak narsizmi tetiklemektedir. Bu durum, bireylerin sürekli olarak başkalarına kendilerini kanıtlama isteğini arttırmakta ve sosyal medya üzerinden oluşturulan "mükemmel" imajlarla bir narsist kültürün oluşmasına katkıda bulunmaktadır.
Sağduyu Etkisiz Kaldığında Şeytan Yardıma Koşar
Günlük hayatta bu durum, sıkça karşılaşılan abartılı paylaşımlar ve gösterişli yaşam tarzları ile gözlemlenebilir. Örneğin, birçok kullanıcı, estetik kaygılarla gerçekleştirilen "selfie" paylaşımlarında, filtreler ve düzenlemelerle kendilerini olduğundan farklı gösterme çabasına girmektedir. Bu, bireylerin fiziksel görünümüne aşırı odaklanarak, gerçek kimliklerinden uzaklaşmalarına neden olmaktadır. Özellikle gençler, sosyal medya üzerinde gördükleri "mükemmel" beden ve yaşam tarzları karşısında kendilerini yetersiz hissetmekte ve bu da özgüven eksikliğine yol açmaktadır.
Ayrıca, lüks markaların ürünlerini sosyal medya üzerinde sergileyen bireyler, maddi unsurlar üzerinden bir değer yaratma çabası içindedirler. Bu tür paylaşımlar, gençler arasında "başkalarının gözünde değerli olma" arzusunu körüklemekte ve birçok kişi, bu normları takip ederek borca girme ya da maddi durumu zorlama yoluna gitmektedir. Birçok genç, popüler influencer'ların yaşam tarzlarını benimseyerek, gerçekçi olmayan bir tüketim kültürü içerisinde kendilerini bulmaktadır.
Gerçekliğin Yerini Alan Sosyal Medya İllüzyonu
Estetik anlayışındaki bu değişim, bireylerin birbirine benzemeye çalışması ile sonuçlanmakta; sosyal medya, gerçek dışı güzellik standartlarını yayarak, gençlerde özgüven eksikliği ve beden algısı sorunlarına yol açmaktadır. Kullanıcılar, sürekli olarak başkalarının beğenisine sunulan içeriklere maruz kalmakta ve bu durum, kendi kimliklerini sorgulamalarına neden olmaktadır. Sosyal medyanın yarattığı bu kültürel iklim, yalnızca bireysel psikolojiyi etkilemekle kalmayıp, toplumsal ilişkileri de dönüştürmektedir. İnsanlar arasındaki yüz yüze iletişim azalmış, sanal ortamdaki etkileşimler ön plana çıkmıştır. Bu durum, sosyal becerilerin zayıflamasına ve gerçek ilişkilerin derinliğinin azalmasına yol açmaktadır.
Sosyal medya bireylerin kendilerini ifade etme biçimlerini dönüştürürken, narsisizm ve görgüsüzlüğü teşvik eden bir ortam yaratmaktadır. Kullanıcılar, sadece beğeni sayıları ve takipçi sayıları üzerinden bir değer ölçütü geliştirmekte, bu da bireylerin kendilerini yetersiz hissetmelerine yol açmaktadır. Bu bağlamda, sosyal medyanın bilinçli ve sağlıklı bir şekilde kullanılması, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde yaşanabilecek olumsuz etkileri azaltmak açısından büyük önem taşımaktadır. Eğitim, farkındalık ve eleştirel düşünme becerilerinin geliştirilmesi, sosyal medyanın getirdiği bu zorluklarla başa çıkmak için gerekli adımlar arasında yer almalıdır. Bu sayede, bireyler sosyal medyayı sağlıklı bir iletişim aracı olarak kullanabilir ve kendilerini olduğu gibi kabul eden bir kültürün parçası olabilirler.
Neler Yapılabilir?
- Sosyal medyada gördüğünüz içeriklerin çoğunun düzenlenmiş ve gerçek dışı olduğunu kabul edin
- Kusurlarınızı kabul edin ve kendinizi sevmeyi öğrenin. Mükemmel olmadığınızı hatırlayın; herkesin zayıf noktaları var.
- Gördüğünüz içeriklere eleştirel bir gözle yaklaşın. Kendinize "Bu gerçekten gerçek mi?" diye sorun.
- Sosyal medyada yalnızca "mükemmel" anlarınızı değil, günlük yaşamınızdaki sıradan ve doğal anları da paylaşın.
- Takip ettiğiniz influencerların yaşamlarının gerçekliği hakkında düşünün. Onların yaşam tarzları sizin gerçekliğiniz değildir.
- Sosyal medya üzerinde başkalarıyla kendinizi kıyaslamaktan vazgeçin. Herkesin yaşamı farklıdır. Kendi yolunuzda ilerleyin.
- Sanal arkadaşlıkların yerine gerçek arkadaşlıkları geliştirin. Yüz yüze görüşmeler yaparak daha derin bağlar kurun.
- Sosyal medya kullanırken beğeni ve takipçi sayısının hayatınızı tanımlamadığını unutmayın. Önemli olan bağlantılar ve gerçek deneyimlerdir.
Astrolog Zeynep Turan
Yazının Her Hakkı Saklıdır.
08.10.2024 Tarihinde Kaleme Alınmıştır.