2012’den bu yana Neptün 21. yüzyılın masalını yazıyor, haberiniz var mı?
Peki 2012'den bu yana 21. yüzyılın masalını yazan Neptün mü kim?
Neptün, algılarımızın ötesinde, tek boynuzlu atların gerçeğe dönüştüğü, hayallerin sınırlarının zorlandığı, gerçekliğe meydan okuyan, alternatif her seçeneğin hayat bulduğu gezegendir. Neptün ile ilişkili gezegenler ve etkileşimler; rüyaları, içgüdüleri, spiritüel konuları, bilinçaltını ve beş duyu organına meydan okuduğu için kaosu temsil eder. Evet son günlerde sıkça duyduğumuz bu “kaos” temasını da artık kimin ortaya çıkardığını buldunuz.
“Kör merhamet” tamlamasının aslında Neptünyen bir alt yapısı olduğunu biliyor muydunuz?
Bu kaos fikrini biraz daha açalım. İyi ve kötü karşıtlığının kavramları oluşturduğu gerçeklikte, Neptün’ün de olumsuz tarafları var elbette. Hani hep diyorsunuz ya” e bu gezegenler ve burçlar hep olumlu taraflara mı sahip? Hiç yok mu hırsızı, arsızı?” Hırsız budur arsız da budur demek üslubuma aykırı. Ama bu tarz konularda mutlaka gezegenlerin temsil ettikleri temaları ve etkileşimlerini ele almak daha doğrudur. Neptün’e dair bazı sert temalar da; aldatma, kandırma, hile, yalan, suç ve bağımlılık gibi alt başlıkları içerir. Neptün’ün sert etkileşimleri yaşandığında bu tarz konular daha çok ön plana çıkar.
Doğru bildiniz, sanki 2012’den bu yana üstte bahsettiğim konular daha çok ön planda. Çünkü Neptün Zodyak’ta yönettiği burçta yani Balık burcunda hareket ediyor. Tanıyıp bildiğimiz, koruyup kolladığımız hayatımızın gerçekleri bu yüzden her yeni bir günde değişme uğruyor ve bizi şaşırtmaya devam ediyor.
Gerçek 2026’ya kadar değişmeye devam edecek!
Tarih yazıyoruz derken bu söylediğim üstün körü bir cümle değildi. Gerçekten de şu an biz, yaşantımızla, değişen dünya ile kendi tarihimizi yazıyoruz. Neptün en rahat konumunda ve birlik, beraberlik duygularını ön plana çıkarıyor. Hatta bireysellikten kendimizi unutacak kadar sıyrılmamızı istiyor. Yani önümüzdeki on yıl kadar hiçbir şeyi sadece “istemiyoruz”, fanatikçe istiyoruz, katılıyoruz, karışıp kayboluyor, onunla bir oluyoruz.
Nesnelerin hikayesini oluşturan atomun öyküsünü çoğunuz bilirsiniz. Santimetre gibi ölçülerin bile fazla geldiği atomlar molekülleri, moleküller ise nesneleri oluşturur. Ve burada milyonlarca atomdan bahsedebiliriz. İşte Neptün’ün de Balık burcundaki hareketi tam da bu fikri temsil eder. Bir olmak için, milyonların bir parçası olmak. Hem de kim ya da ne olduğunun hiçbir önemi olmadan…
Popüler kültür canavarını besleyen, büyüten Neptün!
Çağımızın milyonları kim peki? Hepimiz. Ana akım olan moda ve teknolojinin bu kadar büyük kitlelere yayılması ve birey kavramını yavaş yavaş yok etmesini bu Neptün Balık devriyle açıklayabiliriz aslında. Peki, niye bir rakama dönüşmeyi hemen kabul ettik? Çünkü aslında “telefonsuz asla yapamam” cümlelerin alt yapısını, kendimizi bulduğumuzu sandığımız, ruhumuzu beslediğini düşündüğümüz illüzyonlara aldanmamız oluşturuyor. Sert gerçekler, farkındayım. Ama gözümüze pembe gözlükler takıp, bize sormadan bir şeylerin parçası yapan Neptün’den bahsediyoruz. Örneğin; zaman zaman hepimiz sosyal medyanın bir kandırmacalar silsilesi olduğunu düşünmüyor muyuz? Yanıtınız evet ise, Neptün dünyasına tekrar Hoş geldiniz!
Özetle; aidiyet hissi 2012’den beri hepimizi kasıp kavuruyor. Çok sevilen, çok giyilen, en moda, en çok tüketilen ne varsa onun bir parçası olmaktan daha çok mutluyuz.
Neptün daha önce Balık burcundayken neler yapmıştı?
Bu anlattıklarımı daha somut referanslarla açıklayacak olursam, Neptün en son Balık burcundaki yolcuğunu 1848’den 1862’ye kadar yapmıştı. Hayalperestliği, duyguların yazına döküldüğü romantik felsefesi bu dönemde hayata gelir ve tüm Avrupa’da yaygın olmaya başlar. Eşitlik ve bir olma ideolojisi, Komünizm, Karl Marx’a ait Komünist Manifesto ile bir çağrıya tam bu tarih aralığında dönüşmüştür.
O zaman siz de Neptün Balık döngüsü evrensel manifestosunu buradan okuyun!
Bu dönemi en iyi nasıl değerlendirirsiniz?
-Haritanızda Neptün’ün konumlandığı burç ve evin daha soyut taraflarına yoğunlaşın. Psikolojik açıdan değerlendirerek hareket etmeye çalışın.
- Arının. Hayatınızı sadeleştirin…
- Hayal gücünüzü besleyin. 21. Yüzyılın en yaratıcı döngüsünden geçiyoruz, kaçırmayın!
- İmkansızı isterken, gerçekçi olun.
- İdeallerinizin peşinden koşarken kendinizi kandırmadığınızdan emin olun.
- “Hayallerimdeki iş, aşk, araba, ev vb” demeden önce aslında ona hayallerinizin maskesini takmadığınızdan emin olun.
- Her şeyin üstünüze geldiğini, artık hiçbir şeyden heyecan duymadığınızı, “yarın sana ne ifade ediyor?” sorusuna artık verecek cevabınız kalmadığını hissettiğinizde, panik yapmayın. Durun ve biraz düşünmek, kendinizle baş başa kalmak için zaman isteyin. Bu hayat sizin…
-Psikolojik algınızı geliştirin. Karşı tarafı, konuşmadan da anlayabilmeyi deneyin.
DİKKAT DİKKAT!
-“Ona dair her şey tam istediğim gibi, o benim hayatımın kadını-erkeği” cümlesini sarf ederken, karşı tarafı ne kadar tanıdığınızdan emin olun. İlk görüşte aşk durumunun aslında yüzeysel bir yaklaşım olduğunu bu döngüde fark edemeyebilirsiniz. Ona ideallerinizden ve kendi hayallerinizden biçtiğiniz bir maske takmadığınızdan, emin misiniz?
Ya da 2012’den bu yana körüne körüne bağlanmayı kabul ettiğiniz ne varsa, biraz daha objektif olmaya çalışmaya çalışın.
- Başka insanların amaçları uğruna, kurban konumuna düşmediğinizden emin olun. Tek başına birini kurtarabileceğinizi düşünürken aslında o insanı sırtınızda taşıdığınızın farkına varın.
-Bir şey gerçek olmak için fazla kusursuzsa, burada yanlış giden bir şeyler olduğunu fark etmeniz gerekiyor. Gerçeğin ta kendisi asla tam anlamıyla kusursuz olmamıştır.
- Şu telefon, internet, sosyal medya bağımlılığı gibi cümleleri son yıllarda ne çok duyar olduk, değil mi? Neptün Balık etkileşimi ile ön plana çıkan bu bağımlılıklar aslında gerçeklerden kaçma fikrinin bir sonucu. Neptün’ün illüzyon temasını temsil ettiğini göz önünde bulundurursak bireyi gerçeklerden uzaklaştıracak gerek maddesel gerek teknolojik bağımlılıklara bu dönemde daha çok rastlayabiliriz.
- Başkaları için prensiplerinizden ve kişiliğinizden ödün vermeyin. Çizgileriniz olduğunu göstermek size bir duruş katar.
2026’ya kadar dünyamızda neler olacak?
-Genel; kolektif hipnoz. Birlik duygusu.
İyi yanları; artan duyarlılık, hayırseverlik…
Kötü yanları; ötekileştirme eğilimleri, uç bağımlılıklar (alkol, uyuşturcu madde, yemek), intihar eğilimleri, bireyin kendi savundukları uğruna bencil davranıp etrafa savaş açması.
-Moda ve sanat; film ve oyun sektörlerinde masalsı, fantastik, peri masalını anımsatan temaların ön plana çıkması. Sanal gerçeklik hissini yaratmanın öncelik haline gelmesi… Unisex moda anlayışı. Müzik’te melodik, şiirsel ve lirik bir akıcılığın benimsenmesi…
-Siyaset; bireyselliğin önem taşımadığı, bireyin yeri gelince kendini feda ettiği ideolojik gruplar, “kurtarıcı” görevini üstlenmeye çalışan veya kurban rolündeki liderler…
-Doğa; salgın hastalıklar, deniz ve okyanuslarda kirlilik, seller ve Tsunami. Su altı uygarlıkları. Doğanın el değmemiş ve kendi kendine yetebilen yönünün ön plana çıkması.
-Gelişmeler; insanları birleşmeye çağıran ve birliğin gücünü vurgulayan manifestolara, bildiriler, teoriler. Çevreci hareketler. Doğayı arındıran ve koruyan teknolojilerin geliştirilmesi... Globalleşmeyle birlikte doğan ırkçı ve diğer ayrılıkçı fikirlerde artan farkındalık. İlaç sektöründe yenilikler. Hayırsever girişimler.
20.06.2016
Tüm Hakları Saklıdır
Astrolog Zeynep Turan
