BAŞAK BURCUNDA DOLUNAY! (22 ŞUBAT 2016)
Dolunay, kaderin anahtarlarını elimize vermeyi planlıyor!
22 Şubat 2016 tarihinde İstanbul saati ile 20:15’te gerçekleşecek Dolunay, bu kez toprağın değişken burcu Başak’ta 3 derece ile 11. eve rotasını çeviriyor.
Peki, Kimdir Başak ve Neden Değişkendir?
Başak, aslında hepimizin bildiği gibi tenceremizde kaynayana kadar, büyük zahmetlerle işlenen arpanın, buğdayın kaynağını oluşturan bir tahıldır. Başak burcu da tıpkı bu altın değerindeki tahıl gibi rüzgâr onu nereye savurursa oraya döner ama ne şartlarda olursa olsun, kökünü, yani toprağı terk etmez. Aslında Başak burcunun değişkenliği biraz da buradan gelir. Başak öyle verimli bir burçtur ki adını aldığı tahıl gibi, birçok alanda birçok şeyi üretebilir. Örneğin bir kıvılcıma benzer Başak. Bir mum alevi ile bir ormanı bile yakabilir ya da unutulan bir aşkın ateşini yeniden harlayabilir. Bir harf de diyebilirsiniz siz ona… Bazen bir Elif olur, bazen de A… Kendini başka bir harfle birleştirdiğinde kelimeleri, cümleleri, birbirinden farklı hikâyeleri oluşturabilir Başak. Bu Dolunay’da bizim hikâyemiz ne olacak diye soracak olursanız, hikâyemizi yine sırların sahibi belirleyecek derim.
Gökyüzü Mart ayının da gündemini belirleyecek maneviyat vurgusunu Dolunay ile yapmaya başlıyor!
Şubat ayındaki Dolunay, 3 derece ile Başak burcunda gerçekleşirken dünyanın ışığı Güneş’i 180 derece ile karşısına alıyor. Güneş ise bu tarihte Balık burcu ile iletişim kuruyor. Yani Dolunay, saf hali ile hayatımızda çevremizle olan ilişkilerimizi, annemizi, çocuğumuzu, dostlarımızı, iş arkadaşlarımızı ele alırken, Güneş ise zihnimize ve kalbimize dokunarak, içimizdeki yeteneği, saflığı, hoş görüyü yeniden hayata geçiriyor. 5.evde konumlanan Güneş ateşini ruhumuza dokundururken Balık da hepimize geçmişimize dair iyinin ve kötünün adilce yazıldığı bir liste çıkarttıracak.
Sağlığı, hizmeti, mükemmeliyetçiliği ve detayı yöneten Başak burcunun Dolunay formuna girmesi, aynı zamanda Jüpiter’in Başak burcunda geri gidiyor olması ve Kuzey Ay Düğümünün Başak burcunda olması, artık kaderi belirleyemeyen ve kaderle ilgili belirsizlik yaşayan bütün değişken burçlara kendi kendilerinin şifacısı olacağının vurgusunu yapıyor. Bu arada da kendimizi sevip, sevmediğimizi, kendimize olan güvenimizi, kibri, mütevaziliği, hatta en uçları da tecrübe edeceğimiz bir Dolunay yaşayacağız.
Dolunay, iki Tutulmaya birden ev sahipliği yapan Mart ayının habercisi niteliğinde olacaktır.
Aynı zamanda Dolunay fazı, Neptün ile ters bir açı yaptığı için, Güneş’in etkisi ile giyindiğimiz duygusal formda, aklın gezeni Neptün’ün etkisinde kalarak yaşamın içinde alacağımız kararlarda objektif davranamayabiliriz. Özellikle Ocak ayında yaşadığımız zorlukların etkisinden ve korkularımızdan arındıracak bu döngü, tabiri caizse ruhun, akıldan üstünlüğünü de bizlere kanıtlayabilir. Kısacası gök kubbedeki bu üçleme, ak ile kara arasında tam bir gözlem yapmamızı ve hiç göremeyeceğimiz ya da anlamayacağımız şeylerin bir anda gözümüzün önünde berraklaşmasını sağlayacak diyebilirim. Bu süreçte, yakın çevremizin fikirlerine müdahale etmeyi ve onları değiştirmeyi kendimize bir görev bileceğimizi de atlamamak gerekir.
Gökyüzü bir yandan da başka bir gündeme de ev sahipliği yapıyor. Akrep burcundaki Mars’ın Plüton ve Venüs ile yaptığı üçgen açılar, iş hayatında ve özel hayatımızda doğacak iş birliklerine, evliliklere, marka birleşmelerine, siyasal birliklere kısacası her türlü sıcak antlaşmaya ortam hazırlıyor. Dolunay ile aynı semada gelişen bu olumlu nitelikli açılar, ülkemizin en kritik gündemine sahip bölgelerinde ise hızla olgunlaştırılmış kararlar nevrotik bir bakış açısı ile ele alınabileceğinin vurgusunu yapıyor.
Aynı zamanda Merkür’ün Kova burcundaki tavrı ve gökyüzünün Zühre’si Venüs’e yakınlığı, ilişkilerdeki beklentilerimizi arttırıp, birbirimize karşı daha duyarlı olmamızı sağlayabilir. Bu etkilerle eş ya da partnerimizin “Dün gece neredeydin?” ya da “Neden bana söylemedin?” gibi sorgularına da duyarlılıkla yanıt vereceğimizi söyleyebilirim. Kısacası birbirimize karşı açıklayacağımız çok şey olacak…
“Daha güzel bir dünya nasıl mümkün olur?”
Anın yükseleni Terazi olduğundan bu gök kubbenin altında solurken binlerce yıllık öğretilere çok daha fazla önem verebiliriz. Örneğin Hz. Adem’in bir çiftçi olduğunu ve tarlasında başaklar yetiştirdiğini öğrendiğimiz gibi… Özellikle sağlığa, sağlıkla ilgili konulara, ruhsal olarak blokaj koyduğumuz alanlarla yönelip, yaşamın içinde bizi hasta eden ve şikayet ettiğimiz konuları tek tek çözebileceğimizi işaret ediyor. Başak burcunun anaç yapısıyla kendimizi çok daha net toparlayacağımızı, hayatımızda neyin boş olduğunu ya da neye kapalı olduğumuzu çok daha net görebileceğimizi, bunu görürken de fontların da gözümüzde büyüyeceğini işaret ediyor. Günlük hayatta birbirimizi fark ettiğimizi, enerjinin bir şifa olduğunu tek başına iyileşmenin bir işe yaramadığını, bunun için alan yaratmak gerektiğini de anlayacağız.
Hangi alanda kendi başarılarımızı yaratıyoruz, ön yargılarımızı yıkıyoruz, kendimizi bombalayıp, türlü türlü krizler yaşıyoruz? Dolunay bu soruların da cevaplarına kapı aralarken, Güneş’i de karşısına alarak artık yüzleşmeyi erteleyemeyeceğimiz konular olduğunu tatlı sert bir tavırla hatırlatacak.
Evreni yaratan, insanla evren arasında bir denge kurmuştur.
Bu bilinmezin içinde bildiklerimi size anlatmaya çalıştım.
Sevgilerimle…
Astrolog Zeynep Turan
Yazının her hakkı saklıdır.
04.02.2016
